Ahmet Karayün
Tarih: 29.10.2012 14:12
Hepsi Birer Çocukluktu
Bayram gelmiş neyime? Bayrama inanmam ben… Çocukluğa inanırım. Aşk kapımı çalmış, çalmamış umurumda değil… Aşk yoktur bence, çocukluk vardır.
Aslında hepimizin hayıflanıp durduğu “Nerede eski bayramlar, nerede eski aşklar?” cümleleri kocaman bir yanlıştan ibarettir. Bayram aynı bayramdır ve aşk varsa eğer orada duruyordur. Değişen bayramlar, aşklar değil, değişen insanlar
dır.
Eskiden şöyleydi, eskiden böyle… Vay be, eskiler neymiş meğer. “Eskiye rağbet olsa bit pazarına nur yağardı” diyen dedelerimiz haksız mı şimdi? Güzel olan eskiler değildir. Eskileri anlamlı ve güzel kılan bizleriz.
Çok karmaşık yazıp, edebiyat parçalamaya lüzum yok. İşin özü şudur ki, değişen en önemli şey, biziz. Biz değiştiğimiz için artık eskisi gibi lezzet alamıyoruz hiçbir şeyden. Biz büyüdüğümüz için çocukluğumuza ağlayıp duruyoruz.
Kocaman adamlar olduk artık biz ve çocuk yanımızı raflara kaldırdık. Tozlu raflarda ki çocukluğumuza ağıtlar yakıyoruz şimdi ama farkında değiliz. Çocukken saftık, temizdik… Her şeye pozitif, olumlu, güzel, ilginç, keşfedilmeye değer gözle bakıyorduk ve alabildiğince zaman ayırma fırsatımız oluyordu.
Şimdi ise teknolojik cihazların arasına sıkışmış, bir elimizde cep telefonu diğerinde laptop ile sanal alemlerde bitmek tükenmek bilmeyen işlerimizle meşgulüz. En son ne zaman çıplak ayakla bir çimenin üzerinde yürüdüğümüzü sorsalar apışıp kalırız.
Sevmek, aşık olmak… Nasıl bir duyguydu ki? Çocuktuk, bir eli tutmak için binlerce bahaneler üretebilirdik. O eli tuttuğumuzda bırakmamak için neler verirdik. Ellerden başka etkileşim sağlama şansı yoktu belki ama o ellerin birbiri içinde terden sırılsıklam olması değişilmezdi hiçbir şeye.
Göz göze bakışırken utanma ve onun verdiği heyecan vardı o zamanlar… Şimdi ise göz göre göre ihanet, yalan, entrika var.
Çocuktuk… Bayramlarda mutlu ve alabildiğince özgürdük. Şimdi ekonomik zincirlere bağlı her yanımız. Bayram gelmişse gelmiştir. Hiç birimiz hayat mücadelesi içinde fark etmeyiz bile. El öpme, göz öpme seranomileri, akraba ve mezarlık ziyaretleri. Bu göreneklerimizden de vazgeçmişiz. En ufak bir izin kopardın mı iş yerinden, Bodrum’a, Antalya’ya kaçmanın hesabını yapar olmuş en züğürdümüz bile.
Sizin anlayacağınız dünya olduğu yerinde duruyor… Değişen ve bir şeyleri değiştiren biz insanlarız. Büyümüşüz de dünyamızı değiştirmişiz. Vay be! Bayramlar yine bayram, aşklar sevgiler yine heyecanlı. Çocuk kalmasını başaramasa da, “içinde ki çocuk” derler ya hani, işte onu azıcık da olsa yaşatmayı, saklamayı başaranlar lezzet alabiliyor hayattan.
Hepsi birer çocukluktu yaşadığımız güzelliklerin. Şimdi büyüdük ve güzelliklere kapattık kapılarımızı. Vücutlarımızla beraber egolarımız, zaaflarımız, korkularımız da büyüdü. Sadece iyi yanlarımızı büyütebilseydik ve çocuk yanlarımızı muhafaza etmeyi başarsaydık eğer, şimdi bayramlarımızda, aşklarımız da adam gibi olurdu.
Hepsi birer çocukluktu sevinçlerimizin. “Nerde eski bayramlar, nerde eski aşklar” deyip sızlanmayın sakın. Hepsi burada, burnumuzun dibinde. Bizim aldığımız lezzet değişti sadece. Madem bunlardan çocuklar alıyor en iyi lezzeti, o zaman onlara şöyle bir bayram açılımı yapmaya ne dersiniz?
Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —