18.09.2020 09:08:02

Şükriye GÜNGÖR

Her Vedanın Hikayesi Farklıydı....

Bazen yeni bir hayata merhaba demek için alışagelmiş hayata veda eder insan. Bazende hiç dönmemek için sonsuzluğa yol alır.
Oysaki o gidişler bir vedaydı.

Hayat da böyleydi.

Yeni bir adım için bir öncekine veda etmekti.

Hangimiz bu duyguyu yaşamadı ki?

Bazen sevdiğin bir alışkanlıktan uzaklaşmaktı.

Bazen de yaşadığın yurdundan.
Bazende hiç dönmeyeceğini bildiğin halde ayrılırken hüzünlü bir sarılış.

Her vedanın hikayesi de farklıydı.
Çoğu zaman yaşamın bir parçasıydı.
Bazen güzel bir neden için, bazende zora dayılıydı.
Sevdiğin yada acı çektiğin durumlardan vazgeçmek de bir vedaydı aslında.
Sevdiklerinden uzaklaşmak gibi.

Kızım daha dört yaşında en sevdiği oyuncağı ile oynarken o günler hala gözümde canlanıyordu.
Oysa ki şimdi kocaman bir kız olmuş en sevdiği oyuncak rafa kaldırılmıştır.

Ben ise, o denli duygularla çalıştığım iş hayatında sonsuz hedef baskısı olan yöneticilerin isteklerini yerine getirmekten vazgeçmiş işime veda etmiştim.

Bulunan ortam birey için çok önemliydi.
Kendisini huzurlu hissetmesi oraya ait olması ve en önemlisi insana değer verilmesi.
Özellikle iş hayatında kişinin gelişimi ve katkıları önemliyken bir anda rakamlar konuşulur olmuştu.
İnsanlıktan çıkıp yarış atına dönen bireyler alkışlanıp yada rencide ediliyordu.
Her ay bu tekrarlanıyordu.

Herşeyin en güzeli ve en iyisi için çabalayan insan, rekabet yarışında boğulup kalıyordu.

Oysaki insanları başarıya ulaşmak için güzel şeyler üretmek ve fikirlerini ortaya koyabilmek adına tatlı rekabet gerekir.

Fakat yöneticilerin, yönetimin en kötu tarafını kullanıp çalışanları yıldırma politikaları ile bezdirmeyi seçmeleri ne aptalcaydı.
Herşeyin daha fazlasıydı. Daha çok üret daha fazla daha fazla...

Özelikle kendi hayatının başarısızlıklarını, iş hayatına yansıtmaları.
Egosu tatmin olmayanların, çalışanlar üzerine sürekli baskı yapmaları.
Aile kavramı hakkında bilgisi olmayan yöneticiler...

Başlangıçta huzurdu. Zamanla aitlik duyguları zayıflıyor ve birşeyler üretmek zor geliyordu insana.

Oysaki ne hayallerle ilk adım atılmıştı bu yaşantıya.
Yaşananlardan sonra durumu değiştirmek mümkün değilse ve ardından mutsuzluklar gelecekti.
Bazen duygulandıran o boğulu gözler ıslanacaktı.
İşte o an birşeyler yapılmalıydı.

Faydalı olabilecek başka bir yaşantıya adım atma vaktiydi.
Sanırım veda sinyalleri çalıyordu.
Karar verildi ayrılık vaktiydi.

Ardına dönüp baktığımda geride kalanlar acaba onlar ne hissediyordu?

Onlar da benden farklı değildi hissettikleri...
Gidenler, gidebilmiş.
Kalanlar mecbur hissediyordu...
Okul taksidi dedi.
Şu an iş bulmak zor dedi.
Kendilerince haklıydı ama memnun değillerdi..

Veda zor değildi, bunu başarabilmek için bir nebze özgür olabilmekti.
Nedenlere ve sonuçlara beyin öyle takılıyorki işte asıl zor olan da buydu...

Fazlasıyla ağır geliyorsa biran için durmalıydı insan.
Gerekirse vazgeçmeliydi.
Yeni denizlere yelken açmalıydı.
Böyle anlarda yeni başlangıçlara merhaba demek için vedaya hazır olmalıydı.

Mutlu hissedeceği ortamı bulana kadar yada yaratana kadar çabalamalıydı insan.
Birşeyler değişmiyorsa da tükenmemek adına dur deyip vedalaşmalı..

Hayatımızda, belkide hepimiz bu duyguları tattık.
Bazen isteyerek bazen de zorla...

En güzel şey hala hayata elveda dememiş iken yapabileceklerimize izin vermek ve merhaba demek....

Sevgiyle kalın.. Mutlu kalın....


Şükriye GÜNGÖR


TÜM YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.