2.06.2012 19:46:15

Dr. Mustafa Çukuryıldız

 Çok yolunu gözledik senin soğuk kış günlerinde, sobanın ateşinden yüzümüz yanarken sırtımız üşüyerek ve kaynayan ıhlamurlarla, eriyen kardan adamlara bakarak. Çok yolunu gözledik senin be!...
Mart ortalarından beri bazen biraz utanarak bazen bulutların arkasına saklanan nazlı yüzünü gösteren güneşin ısıttığı zaman şimdi birçok güzellikleri de sunmaya başladı yine… Eriyen karların coşturduğu derelerin, ırmakların taşlara vura vura köpürerek önüne ne var ne yok ne bulursa katıp götürdüğü O tüm kederler, hüzünler!... Yarin ellerinde daha da güzelleşen güllerin sahiplerine ulaşmak için ki acelecilikleri!... Meyve ağaçlarının renk renk açan çiçekleriyle; bir gelin duvağını süsler gibi tepeleri süslemeye başlamaları!…
Dallara düşen yağmur tanelerinin tomur tomur damla olup güneş altında gökkuşağı gibi parlamaları!... Koyun sürülerinin yayla yolculuğunda kuzuların hoplaya zıplaya oyunları!... Ve tabiî ki; tüm bu güzelliklerin yanında huzuru ve asayişi bozan eğlendirici olaylar!... Çoğu kez hırsız zannettiğimiz kedilerin Martta bir türlü gizleyemedikleri damlardaki gürültülü gece buluşmaları!... Barış ve kardeşlik içinde bir arada oynayarak uzun kışı geçiren horozların baharla birlikte ortalarda salına salına gezen tavuk hanımların yüzünden etrafı yavaş yavaş savaş alanına döndermeleri!…
Güzeller güzeli Helen'in yüzünden de çıkmamışmıydı sanki “Truva Savaşları!...” Tarih yine oyununu tekrarlıyor her zamanki gibi “Oyun hep aynı oyun ama hep başka oyuncularla!...”
Bahar yine geldi bütün umutlarıyla bütün güzellikleriyle!...
Ey Hayat!... Sen Ne Güzelsin!...Hoş geldin Bahar!...

TÜM YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.