Burada değinmek istediğim şu ki içimizde olan hastalığı, sıkıntısı dışa vurmadan bilemeyiz. Artık midemiz bulanıyorsa, karnımız sancılanıyorsa, nefesimiz kesiliyorsa; deriz ki ‘rahatsızım.’ Doktora başvurur ve tedavi yollarını ararız. Demem o ki içimiz rahatsız. Karnımız ağrıyor, sırtımıza bıçaklar saplanıyor... Midemiz artık fena halde bulanıyor vesselam.
İçimizde “Hain!” adı verilen sinsi bir virüs var. Derhal tedavi edilip, antibiyotikle def edilmezlerse bedeni saracak, bizi devirmeye muktedir hale gelecekler. Vücuda zarar veren bakteriler iyileştirilmeli... İyileştirilmiyorsa, kangren halini almadan imha edilmeli. Çok keskin gelebilir size ama reçete budur. Memleketimizin içi de bu hain virüsü ile kaynamakta; acil antivürüse, antibiyotiğe, adı her neyse bir çözüme kavuşturulmalı. Kale dıştan top mermileriyle dövülüyor amenna fakat içeriden bizi eritmeye, dışarıya satmaya kökten meyilli, ne idüğü belirsizler var. Ankara’da bombalar patlıyor yapan devlet; İstanbul’da patlıyor yapan devlet... Terör örgütünün siyasi uzantıları da böyle diyor, ana muhalefet partisi de böyle.
Askeri, polisi, MİT’i, Başbakanı, Cumhurbaşkanı’nı, önüne gelen herkesi terör eyleminden sorumlu tutanlar; patlama Brüksel’de olunca “Terör’ün her türlüsünü lanetliyoruz. Çok üzücü. Acılarını paylaşıyoruz!” deyip, devleti ya da devletin başındakileri suçlamıyorlar.
Sözde bizim milletimiz, bu virüsler. Türkiye’nin bütün kaynaklarından faydalanan da bunlar.
Hayatını krallar gibi yaşayan, para kazanma, geçim derdi olmayan da bunlar. Bunların geçim derdi olsa o miting senin, bu gösteri benim, şu sosyal medya sayfasında günler, bu sosyal medya sayfasında haftalar geçirebilirler mi? Gariban vatandaş ekmeğinin peşinde; bu asalaklar onların alın terinin. Ülkeyi karıştırıp, fesat çıkararak bankalardaki paralarının faizini artırıyorlar. Aldıkları hisse senetleri üzerinde rant oluşturmaya çalışıyorlar. Ya da bunlar bir yerlerden maaş alıyor olabilir. İngiltere, Amerika, Rusya, Fransa gibi ülkeler bu içimizdeki vatansatarları satın almış olabilir. Tabi bu virüslerin üst tabakası, orta tabakası ve alt tabakası var. Kaymağı yiyen muhtemelen üst tabakadır. Altta ise onların yaptığı algı yönetimine inanan enayi vatansatarlar var. Söz konusu vatan olunca kadife
gibi olan dilim, iş vatan satan hainlerden konuşmaya gelince bir yırtıcı pençeye dönüşebiliyor. Mazur görün. Af buyurun. Yazdıkça yazacak, anlattıkça anlatacak o kadar şey var ki; bir yerden nihayete bağlayalım. Demem o ki, devletçe, milletçe kenetlenmemiz gerek. Kardeşliğimizi ve birliğimizi muhafaza etmemiz lazım. Bu virüslerin verdiği mide bulantısı, baş dönmesi gibi şikâyetlerin ilacı mikrobu tanımak ve vücudun direnci için sevgiyi, kardeşliği elden bırakmamak elzemdir. Bu fitnecilere karşı ben devletimin, milletimin yanındayım. Sizi de beklerim. Neden mi? Çünkü gün seferberlik günüdür... Seferberlik için top, mermi, süngü şart değildir. Vatanımıza içten ve dıştan saldıran kötü niyetli insanlar için hadi seferber olup, bertaraf edelim.