İkinci Endülüs!..
Mehmed Arif Bey, 1877 yılında (93 Harbi) Doğu Orduları Başkumandanı Ahmed Muhtar Paşanın özel kalemi olur. Paşa ile birlikte bütün savaşlara katılır. İslam ilimleri icazetlidir. Avrupa’ya seyahat etmiş, Batı milletlerini incelemiştir.
93 harbinden çıkarılan derslerin anlatıldığı “Başımıza gelenler” kitabı tesadüfen Mısır sokak sergilerinde bulunur. Tarihi önemi olan önsözünün özetini (parantez içleri yine bendenize ait) arz ederim:
“Akıl bu ya! Eskiden Tarih ilmine hiç önem vermez “lüzumsuz, faydasız bir bilgiçlikten ibarettir!' derdim.
Ancak anladım ki tarih önemliymiş ve bilinmezse devlet gemisinin dümeni istenilen tarafa yönlendirilemez, büyük hatalara sebep olurmuş.
Osmanlı devleti'nin emrindeki Mora’yı Yunanistan devleti yapan, Romanya’yı, Sırpları, Karadağlıları, Bulgarları çıkaran tarihtir.
Tarih olmasaydı, 1877 senesinde Rumeli kıtamız, kanlı savaşların ve ateşli kavgaların cereyan ettiği bir ateşperest tapınağına benzemezdi. (Bu milletleri kışkırtıp isyan ettirip sonra 24 Nisan 1877’de savaş açıp Yeşilköy’e kadar gelinen, 3 Mart 1878’de biten 93 harbini kasteder)
Kısacası bizim kolumuzu kanadımızı kıran silah, hepimizin ve devlet adamlarımızın çoğunun tarihten ibret almamasıdır.
Batı devletleri bir yana, vatandaşımız Rumların verdiği tarih eğitimi öyle tesirli ki!
Tarihteki bu yüksek ruhu, aydınlık bir fikirle birleştiren eğitimciler, gençlerin zihnine taşa kazır gibi kazımalılar.
Dini ilimleri öğreten hocalara 'Ruh terbiyecisi' denilmesi ne kadar doğru ise, Tarih öğretmenine de 'Cesaretin babası' denilmelidir. Çünkü ruhların siyasi varlığı, cesaretle ayakta durur...
Kahramanlık ruhunu, bağımsızlık sevdasını, en ücra yerdeki köy okullarına bile yayacak parlak fikirli öğretmenler aransın...
Özellikle savaştan sonra Bulgaristan'daki kardeşlerimizin görüp geçirdiklerini ve uğradıkları zulümlerle, düştükleri ikinci Endülüs vakasının üçüncüsüne düşmemek için, gerçekten uyanık bulunsunlar ve yolunu bulurlarsa bizim de intikamımızı alarak ruhlarımızı şâd etsinler.” (Üçüncü Endülüs (Kurtuluş savaşı) uyarısı da keramet gibidir. İntikamı saldırı değil, gayeli diri hazır tutucu gibi düşünebiliriz. Cümlesine Fatiha)
Bir de, Sn. İlber Ortaylı hocamızdan yöntemlerini tanıyalım:
“Rusya’da (1877 öncesi) Slavofil çevreler Ayasofya’nın çan takılarak kilise haline çevrilmesi, Konstantinopol’ün işgali ve kurulacak Bizans’ın başkenti olması hayaliyle (Dostoyevski dahil) propagandaya başlamışlardı... Rusya Elçiliği, Balkan komitacılarının dergâhı haline dönüştü.”
93 harbinde ve sonrasında, Abhaz, Çerkes, Arnavut vd kardeşlerimizin de katledildiği veya sürüldüğü yazılıdır.
M. Arif Bey’in İkinci Endülüs tespiti önemlidir. Birinci Endülüs, müslümanların Avrupa’nın batısından; İkinci Endülüs ise doğusundan (Rumeli) katliam ve sürgünle çıkarılması faciasıdır.
Bu nedenle, İkinci Endülüs anmaları da (Endülüs, Çanakkale gibi) faydalı olabilir.
-Yenilgi ve fayda mı?
-“Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır”
Kiminin başında biter ağaçlar
Kiminin başında sararır otlar
Kimi masum kimi güzel yiğitler
Ne söylerler ne bir haber verirler