27.01.2024 17:01:00

Önder GÜZELARSLAN

 

İMANI UĞRUNA İNANILMAZ FEDAKÂRLIK GÖSTEREN HABBÂB B. ERET (R.A.)

Cahiliye Dönemi’nde Mekke’de Irak civarından getirilen bir köle, imanla şereflenince müşriklerin zulümleri karşısında gösterdiği sabır, metanet ve cefakârlık ile sembolleşmiş bir isim Habbâb bin Eret.(r.a.) Onu nasıl ve ne şekilde anlatmaya çalışsak hep bir yönü eksik kalır. 

Müslüman olduktan sonra imanından zerrece taviz vermeyen künyesi Ebû Yahya ve Ebû Muhammed olarak da kaydedilmiş, aslen Temîm kabilesinden olmakla beraber Habbâb bin Eret (r.a.), olarak bilinen sahabe köle pazarından Ümmü Enmâr Huzaiyye isimli bir müşrik tarafından satın alınmış, bu itibarla “Huzâî” nisbesiyle tanınmıştır. Okuma-yazma bilen, ilme meraklı Habbâb bin Eret (r.a.) kılıç ve kalkan gibi savaş aletlerini çok iyi kullanırdı. Adeta on parmağında on marifet olan birisiydi. Kılıç yapma sanatını öğrenmesi için bir demirci ustasının yanına verilen Habbâb bin Eret (r.a.) kısa zamanda kılıç ustası olarak Mekke'de meşhur olmuştur. 20’li yaşlarında iken azat edilen Habbâb bin Eret (r.a.) bir taraftan işlerine devam ediyor, bir taraftan da bu cahiliye toplumunun sonu ne olacak? Bu işkenceler, zulümler nerde duracak? diye düşüncelere dalardı. Bu karanlık gecenin aydınlanacağı günleri bekler ve bir gün mutlaka aydınlığa kavuşulacağına inanırdı. Maharetleri ile bütün Mekkelilerin sevgisini kazanmıştı. Zaman zaman Mekkeliler demirci dükkanına gelir kendisiyle fikir alışverişinde bulunurlardı, nübüvvetin ilk günlerinde Hz. Ebu Bekir aracılığıyla İslam’ı tanımıştır. Erkam’ın evinde Hz. Muhammed'in (s.a.v.) sohbetini dinleyerek O'nun nur saçan yüzünden, hayatını aydınlatan tatlı sözlerinden etkilenen Habbâb bin Eret (r.a.) hiç tereddüt etmeden Müslüman olmuştur. O’nun Müslüman olması ile Müslümanlar 6 kişi olmuş oldu. İlk günlerde Müslüman olduğunu gizlese de kısa bir süre sonra hiç kimseden sakınmadan Müslüman olduğunu haykırdı. Her ne kadar azat edilse de O’nun Müslüman olduğunu işiten Ümmi Enmâr öfkesinden kudurmuştu. Bir kölenin efendisinden habersiz böyle bir işe teşebbüs etmesini asla kabul edememişti. Bir gün kardeşi Siba b. Abduluzza'yı ve kabilesinin gençlerinden birkaçını yanına alarak hışımla Habbâb bin Eret’in dükkanına gittiler Siba' Habbâb'a (r.a.) yaklaştı ve "Bize seninle ilgili inanamadığımız bir haber geldi' dedi. Habbâb (r.a.) "Nedir o? diye sordu. Siba "Senin dininden çıkıp Haşimoğullarının çocuğuna uyduğun haberi dolaşıyor" dedi. Habbâb bin Eret (r.a.) hiç çekinmeden "Dinimden çıkmadım. Sadece tek olan ve ortağı bulunmayan Allah'a inandım. Putlarınızı attım, Hz. Muhammed'in (s.a.v) Allah'ın kulu ve elçisi olduğuna şehadet ettim" diye cevap verdi. Bu sözler karşısında şaşkına dönen Siba yanındaki gençlerle Habbâb'ın (r.a.) üzerine yürüdüler, tekme tokat giriştiler. Demir parçalarıyla vurmaya başladılar. Habbâb (r.a.) bayılarak kanlar içinde yere yıkıldı. Bu kahraman yiğidin cesur hareketi müşrikleri hayrette bırakmış ve Müslümanları da cesaretlendirmişti.

Mekke’de yeni Müslüman olanlara Kureyş'in ileri gelenleri çok zalimane davranıyorlar ve zulüm yapıyorlardı. Bu zulümlerde Habbâb bin Eret’te (r.a.) payına düşeni alıyordu.  

Bir gün öğle sıcağında Habbâb'ı (r.a.) Mekke'nin alev alev yanan kızgın kumlarına yatırdılar. Nefes kesen işkenceler altında ona “Muhammed hakkında ne diyorsun?" diye soruyorlar. O da "O, Allah'ın kulu ve elçisidir. Bizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için hak dini getirmiştir" diye cevap veriyor. Lat ve Uzza hakkında ne dersin?" diyorlar. Onlar, sağır, dilsiz, fayda ve zararları olmayan putlardır" cevabını veriyordu. Bunun üzerine kızgın taşları getiriyorlar. Habbâb'ın (r.a.) sırtına, omuzlarına yapıştırıyorlar ve kor gibi yanan o taşları omuzlarının yağı eriyinceye kadar üzerinde bırakıyorlar. Bu dayanılmaz işkenceler defalarca yapılırdı. Bir iman eri olan Habbâb'ın (r.a.) çile dolu hayatı, cefakâr mücadelesi İslam davasında sabrın, sebatın ve kararlılığın en güzel örneği olmuştur.

Habbâb bin Eret (r.a.) okuma-yazma bilen nadir insanlardan olması hasebiyle Mekke döneminde Dâru’l-Erkam’ın öğretmenlerinden biridir. Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) onu, bazı Müslümanların evine gönderir onlara yeni nazil olan Kur’an ayetlerini öğretmesini söylerdi. İslam'a yeni girenlere Kuran muallimliği yapan Habbâb (r.a.) Hz. Ömer'in (r.a.) kız kardeşi Fatıma ile kocası Said'e de Kur'an-ı Kerim öğretmiştir. İlk muhacirlerden olan Habbâb bin Eret (r.a.), Medine’ye hicret edince Mikdâd b. Amr gibi bazı bekâr Müslümanlarla birlikte Külsûm b. Hidm’in evine misafir oldu ve Külsûm’ün Bedir Gazvesi’nden önce vefatına kadar onun evinde kalmıştır. Daha sonra diğer kimsesiz muhacirlerle birlikte Sa‘d b. Ubâde’nin evine geçmiştir. Başta Bedir olmak üzere bütün gazvelere iştirak eden Habbâb (r.a.) Resûl-i Ekrem’in vefatından sonra Kûfe’ye yerleşmiştir. Hz. Ebubekir (r.a.) devrinde ortaya çıkan yalancı peygamberlerle yapılan savaşlara da katılmış, Hz. Ömer (r.a.) ve Hz. Osman (r.a) devrinde de cihattan geri kalmamıştır. 32 hadis rivayet etmiş olan Habbâb bin Eret (r.a.)70 yaşlarında, miladi 657 yılında Kûfe’de vefat etmiştir.

Yüce Rabbimiz Habbâb bin Eret’in (r.a.), aşkını, şevkini, sabrını, sebatını, imanını ve cihat ruhunu gönüllerimize yerleştirsin. Yazımı Hz. Ali’nin (r.a.) kabri başında söylediği sözle tamamlıyorum. “Allah Habbab'a (r.a.) rahmet etsin. O, isteyerek Müslüman olmuş, her şeye boyun eğerek hicret etmiş ve cihat ederek yaşamıştır. Allah iyi işler yapanların ecrini asla boşa gidermeyecektir.”


TÜM YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.