İnsanlık Tarihi Kadar Eski Bir Sanat: Çömlekçilik
Yeryüzünde bulunan bütün canlı ve cansız varlıklar tabiatın birer parçasıdır. Bu parçaların en büyüklerinden biri de hiç şüphesiz topraktır. İnsanoğlu var olduğu günden beri toprakla iç içe olmuş, toprağı çeşitli yollarla kullanmayı öğrenmiş ve bu toprağı yaşamını idame ettirici çok şeyde kullanmıştır. Toprak öncelikle ekilip biçilerek kullanılmış bu vesile ile üzerinde yetiştirilen ürünler insana besin olmuş ancak ateşin bulunmasıyla da topraktan sanat eserleri ortaya çıkartmaya başlamış insanoğlu.
İnsanlık tarihinin en eski sanatlarından biridir çömlekçilik. Ateşin bulunmasıyla birlikte insanoğlu toprağı pişirerek onu endüstriyel bir ürün haline getirmeyi başarmıştır. Günümüzden yaklaşık 20-25 bin yıl önce toprak pişirilerek önce küçük heykeller yapılmaya başlanmış daha sonra toprak pişirme teknikleri geliştirilerek M.Ö. 10 binli yıllarda topraktan kaplar yani çanaklar, çömlekler ve testiler yapılmaya başlanmıştır. Geçtiğimiz günlere TRT Belgesel kanalında izlediğim bir belgesel de Eskişehir ili Mihalıççık ilçesine bağlı 80 haneli ve 500 nüfuslu bir köy olan Sorkun köyünde hala sürdürüle gelen çömlek yapımcılığını izledim. Anadolu köylüsü ile bir kez daha gurur duydum. Zira yapımı oldukça zor ve zahmetli olan çömlekçiliği hala sürdürüyor olmaları takdire şayan. Hatta bu köy ve köy halkı korunmaya alınmalıdır. Sağlık açısından oldukça faydalı ve içinde pişirilen yemeklerin de inanılmaz lezzetli olan Ata mesleği çömlek yapımına devam etmeleri sadece takdirle kalmamalı desteklenmelidir de.
Belgeseli o kadar güzel hazırlamışlar ki ben izlerken çok keyif aldım. Evlerimizde hala kullandığımız çömleklerin yapımının nasıl olduğunu gördüm. Tarih boyunca var olan çömlekçiliği belki hepimiz biliyoruz ama bunu yeni neslinden öğrenmesi ve bilmesi düşüncesinden yola çıkarak bu yazıyı kaleme alıyorum.
Belgesel de anlatırken bir cümle dikkatimi çekti. Çömlek yapımı için en önemli şey toprağın çömlek yapımına uygun olması ve çömleklerin pişirilmesi için ateş yakıldığında mutlaka rüzgârın olması gerektiği. Ülkemizin bazı yerlerinde çömlek yapıldığına şahit oluyoruz. Demek ki o bölgelerde toprak çömlek yapımına uygun. Sorkun köylülerinin neredeyse tamamı, en gencinden en yaşlısına kadar çömlekçilikle uğraşmaktaymış. Atölye ev diyebileceğimiz hanelerin hemen hepsinde çömlek yapımına rastlamak mümkün olduğu ifade edildi belgeselde.
Gelin şimdi hep birlikte çömleğin tarihine gidelim. Nasıl yapıldığını anlamaya çalışalım.
Yazımın başında da belirttiğim gibi çömlekçilik sanatının başlangıcı çok eski dönemlere kadar gitmekte. İlk olarak ne zaman keşfedildiği tam olarak bilinmemekle birlikte, Hz. İbrahim’in çömlekçilik yaparak ve ziraatla uğraşarak geçimini sağladığı ve o günden bu yana yapılageldiği bazı kaynaklarda ifade edilmektedir. “Çözülmüş çamurdan yapılmış toprak tencere” olarak lügatimizde yer alan çömlek, bilinen en eski ve kullanışlı ham madde olan toprağın, çamur haline getirilerek, kimi zaman da kille karıştırılarak elle ya da çömlekçi çarkı denilen düzenekle şekillendirilerek üretilmektedir. Günümüzde de çömlekler yaklaşık 8-10 bin yıl önce nasıl yapılıyorsa aynen o şekilde yapılmaya devam ediyor. Anadolu coğrafyası çömlek yapımında en eski coğrafyalardan birisi. Yapılan arkeolojik çalışmalara göre Anadolu’da çömlekçilik, 7000 yıl önce Çatalhöyük’te başladığı tespit edilmiştir. M.Ö. 2000’li yıllarda Mezopotamya’dan gelen Asurlular, Anadolu’nun tam ortasında yaşayan Hititlere çömlek yapımını öğretmişlerdir. İşte o günlerden bu yana ülkemizde çömlek yapımı geleneksel olarak Avanos, Karacasu, Salihli, Ünye başta olmak üzere Eskişehir, Manisa, Bilecik, Nevşehir, Adapazarı, Bursa, Balıkesir, Menemen, Kütahya, Konya, Elâzığ ve Diyarbakır’da halen devam etmektedir.
Belgesel de ifade edildiğine göre çömlek yapmak için en elverişli topraklar, killi topraklar. Çünkü toprağın içerisinde bulunan killer suyla karıştırıldıklarında kolayca biçimlendirilebilmekte. Çömlek yapımında kullanılan topraklar da yapılarına göre ikiye ayrılmaktadır. Birincisi, doğada saf ve kuru olarak bulunan killi topraklar. Bu topraklar ana kaya çevresinde yığılırlar bu nedenle de diğer toprak türüne göre oldukça saftırlar. Yapısı homojen olan, bu nedenle beyaz renkli olan killi topraklar ülkemizde genellikle Kütahya ve Bilecik yöresinde bulunmaktadır. Bu topraklar çömlek, seramik ve çini yapımı için çok değerlidir. İkinci toprak çeşidi ise, taşınarak toplanan killi topraklardır. Bu topraklar da çeşitli bölgelerde bulunan kil bakımından zengin toprakların rüzgâr ve sularla taşınarak vadilerde, dere kenarlarında birikmesiyle oluşuyor. Bu taşınmış toprakların rengi de geldiği yere ve içinde bulunan minerallere göre sarı, kırmızı, kahverengi ve siyah gibi renklerde olabiliyor. Çömlekleri çok ünlü olan Avanos’ta bu tip topraklar kullanılmaktadır.
Çömlek yapımına gelince, uygun killi topraklar temin edildikten sonra, önce çamur yataklarında depolanır ve burada sulanarak yumuşaması sağlanır. Yumuşayan topraklar silindirden geçirilerek çamurun içerisinde bulunan sert ve yabancı cisimler çıkartılır. Aynı zamanda çamurun içerisinde kalan hava kabarcıkları da azaltılmış olur. Daha sonra çamur kumlu ve düz bir zemine serilerek ayaklarla çiğnenir. Böylece çamur homojen bir tabaka haline getirilerek çömlek hammaddesi elde edilmiş olur. Bundan sonra elde ettiğimiz çömlek toprağı istenilen ölçülerde kesilerek top haline getirilir ve elektrik motoruyla ya da ayakla döndürülen çömlekçi çarkının üzerine koyulur. Sonrasında ıslatılarak ve el ile yapılan müdahaleler sonucunda istenilen şekle getirilir. Bu şekilde hazırlanan çömlekler, bir hafta ile üç hafta arasında dinlendirilerek iyice kurumaları sağlanır.
Daha sonra pişirme işlemine geçilir. Pişirme içinde fırınlarda ya da belgesel de gösterildiği şekliyle köyün meydanına ateş yakılır ve bu ateş ile çömleklerin pişirilmesi sağlanır. Ancak burada önemli bir ayrıntıya dikkat etmek gerekir. Ateş yakıldığı anda rüzgâr olmalı. Çömleği yapan köylü ateş yakıldığı gün olmazsa olmaz şart rüzgârın olması diye vurgulama yaptı. Rüzgârın ateşi dağıttığını ve böylece çömleklerin mukavemetli bir şekilde pişmesini sağladığını söyledi. Pişirilme işlemi sabah erken saate başlıyor ve gecenin geç saatlerine kadar devam ediyor. Bu pişirilme olayı ne kadar iyi olursa çömleğin kalitesi ve mukavemeti o kadar güzel oluyormuş. Killi topraklar pişirildikten sonra sert bir yapı kazanmakta ve böylece ortaya dayanıklı çömlekler çıkmaktadır.
Pişirilme işleminden sonra çömlekler kullanılmaya hazır hale geliyor. Tencere, testi, saksı, kiremit ya da boru olarak kullanılan toprak kaplar binlerce yıldan beri kullanıla gelmektedir. Topraktan yapılmış olan güveçler içinde pişirilen yiyecekler, besleyici özelliklerini ve özsularını asla kaybetmezler. Toprak kapların en önemli özelliği de porlu yapılarından dolayı nefes alıp verebilmeleridir.
Belgeselde Sorkunluların hemen hemen hepsinin 800 yıldan beri çömlekçilik ile uğraştığına yer verildi. Bu köyün geçim kaynağı çömlekçilik olunca yeni nesile aktarımı da devam etmekteymiş. Köy halkının tamamının evi neredeyse “atölye ev” gibi. Belgesel de anlatıldığı üzere köyün muhtarı da yaz aylarında köye gelen yerli ve yabancı turistlere bu atölye evleri ziyaret ettirir hem çömlek yapımını gösterir hem de yapılan çömleklerin satılmasını sağlarmış. Köylüler ürettikleri çömlekleri satmada herhangi bir problem yaşamadıklarını dile getirdiler.
Ruha iyi gelen bir meşgale olduğu için doktorlar tarafında da tavsiye edilen çömlek yapımı Anadolu topraklarında binlerce yıldır yaşatılmaya devam ediyor. Bu sanatı günümüze kadar taşıyan ve yaşatan köylüleri yürekten kutluyorum.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.