3.05.2016 19:26:59

Sabiha Rana

 ''Ben onu deliler gibi seviyorum ama o beni hiç sevmiyor...''
''Ten Uyumu'' deyip geçmeyin, ama uysun ama uymasın yaşayan her ilişkide önemli bir rolü var...
Delikanlı: Altı yıldır onu seviyorum. İlk yıl, ''Seni seviyorum, benimle çıkar mısın?'' dedim.
Kız: ''hayır olmaz'' dedi. İki yıl idi, bir gün ona yolda rastladım dayanamayıp bir daha sordum;''Seni unutamıyorum. Seni seviyorum. Hadi bana evet de'' dedim.
Kız: ''Evet'' dedi.
Kulaklarıma inanamadım. Buluşmaya başladık. Geziyor, eğleniyor, hoşça vakit geçiriyorduk. Bir gün dayanamayıp onu öptüm. O da bana karşılık verdi ve biraz yakınlaştık. O günden sonra onu bir daha görmedim. Telefonlaştık, MSN'de mesajlaştık, Facebook'ta yazıştık ama bir türlü bir araya gelemedik. Tekrar görüşme isteklerimi türlü bahanelerle geri çevirdi. Bir kusur mu ettim diye sorduğumda ''hayır'' dedi. Üstelik her zaman benimle ilgili güzel şeyler söylüyordu. Buna rağmen beş yıldır bir türlü tekrar bir araya gelemedik. Bense onu çılgınlar gibi seviyorum ve onunla birlikte olmak için can atıyorum.'' diye devam ediyor delikanlı.
Bir gün bir yazınıza denk geldim. Sizi buldum. Danışanınız oldum. Sizin yönlendirmeniz neticesinde (bu benim son çaremdi) benimle neden görüşmek ''istemediğini'' size yazmasını istedim.
Ne yalan söyleyeyim, hiç beklemiyordum genç kızdan cevap geldi.
Kız: ''O çok iyi bir insan. Birlikte olduğumuz sürece beni sevdi, saydı, ilgilendi. Annemden babamdan görmediğim şefkati o bana gösterdi.
Duymadığım iltifatlarda bulundu. Hediyeler, çiçekler aldı. Gururumu ve ruhumu okşadı. Onunla olmaktan çok mutluydum. Ta ki onunla geçirdiğimiz o özel ana kadar. Sabiş abla, (böyle hitap ediyordu.) o güne lanet ediyorum. Keşke beni öpmeseydi. O gün keşke yakınlaşmasaydık. Özür dilerim ama beni öptüğü zaman resmen midem bulandı. Evet. O gün kendi aramızda oynaştık onunla. Diyorum ya keşke o günü ve o olanları ben yaşamasaydım. O gün yaşadıklarımdan sonra bütün erkeklerden tiksinti geldi. Bunu ona söyleyemiyorum. Onu kırmak istemiyorum. Ondan sonra bir başka kişi de girmedi hayatıma. O anı düşündükçe kirlendiğimi hissediyorum. Kendimi duşa atıyorum ve saatlerce duştan çıkmıyorum. Siz söyleyin; o iyi kalpli beni seven adama bunu nasıl söylerim ?'' diye, açık açık yazmış elektronik postada.
Burada yapılması gereken; her iki tarafta birbirinin duygularına saygı gösterecek ve bu birlikteliğe bir son verecek. Ama nasıl?
Bu hiç kimse için kolay değildir.
Düşünsenize!
Hem bir gül kadar nazik olacaksınız ama dikeni kadar acıtıcı olmayacaksınız. Karşınızdakine öyle bir söz söyleyeceksiniz ki onu asla yaralamayacaksınız.
Sevgili dostum, Sosyal Psikolog Muammer Çelik bir makalesinde; ''insan kimi ve nasıl seveceğini kendisi belirler. Ani isterse kapıları açık tutar, girmesine izin verir.'' demiş. Keşke seveceğimiz kişiyi kendimiz seçerken; ruh ve beden (TEN) uyumunu ayarlamak elimizde olsaydı. Kendi duygularımıza illa da karşılık almak için, karşımızdakinin duygularını hiçe saymak hiç olmaz.
Buna hakkımız da yok zaten. Gönül istemese de zor olsa da iki taraf için de gerçeği kabullenmek en doğrusu.
Bu tip uyumsuzluklarda kişi; kendi hissettiği duygularla karşı tarafın hissettiği duygular arasına bir set çeker.
Çeker ama öyle veya böyle, er ya da geç, ''her şeye rağmen'' bu setler daima yeni bir duygu selini bekler... Neden mi? Yıkılmak için !!

TÜM YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.