Kadın Cinayetlerinin Artışının Arkasında Yatan Sebepler
Son yıllarda Türkiye’de kadın cinayetlerinin hızla artışı, toplumun her kesimini derinden sarsıyor. Peki, bu trajik olayların ardında ne yatıyor? Öncelikle, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve kadına yönelik şiddet, köklü bir sorunun göstergesi olarak karşımıza çıkıyor. Aile içindeki ataerkil yapılar, kadını genellikle ikinci sınıf bir varlık olarak görmeye devam ediyor. Bu anlayış, şiddetle pekişiyor ve bir noktada cinayetlere kadar varabiliyor.
Yasal düzenlemeler de bu sorunun önüne geçmekte yetersiz kalıyor. 6284 sayılı Aile İçi Şiddetle Mücadele Kanunu gibi önemli adımlar atılmış olsa da, uygulamada eksiklikler ve cezasızlık kültürü devam ediyor. Devletin ve güvenlik güçlerinin etkili müdahalesi çoğu zaman yetersiz kalırken, şiddet gören kadınlar korunamıyor.
Toplumda, medyada ve sosyal medyada kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin görselleştirilmesi, bazı bireyleri daha da cesaretlendirebiliyor. Maalesef, kadın cinayetlerinin birer "haber değeri" taşıması, normalleşen bir şiddet döngüsüne yol açıyor.
Eğitim, hukuk ve toplumsal farkındalık artırılmadığı sürece, kadın cinayetlerinin azalması mümkün görünmüyor. Bu acı tabloyu değiştirmek için, toplumsal bir seferberlik şarttır.