12.07.2013 15:56:05

840

Mehmet Narin

İnsanoğlu mahlukatın en şereflisi olarak yaratılmış olup bir toplum içinde yaşamını sürdürmek zorundadır. Toplumda bir arada yaşayan fertlerin ise uyması gerekli bir takım kurallar vardır. Dinimiz İslam birlik ve beraberliğe çok büyük önem vermiş ve tıpkı diğer kurallar gibi İslam kardeşliğinin de korunmasını ve gözetilmesini emretmiştir. Nitekim Kur’an ve Sünnetin İslam kardeşliği konusundaki vurguları gayet açıktır.
      Yüce Allah Kuran-ı Kerim’de: “Şüphesiz Mü’minler kardeştirler, öyle ise dargın kardeşlerinizin arasını düzeltin, Allah’tan sakının ki Allah da size acısın.”1 buyurmaktadır.
      Resul-i Ekrem efendimiz ise bir hadislerinde İslam kardeşliğini şöyle tanımlamaktadır: “Müslüman müslüman’ın kardeşidir. Ona zulmetmez ve onu tehlikeye atmaz. Her kim bir kardeşinin ihtiyacını giderirse, Allah da onun ihtiyacını giderir. Her kim bir müslümanın sıkıntısını giderirse, Allah da o kimseden kıyamet gününün sıkıntılarından bir sıkıntısını giderir. Her kim bir müslümanın kusurunu örterse, Allah da kıyamet gününde onun kusurunu örter.”2
      Yine sevgili Peygamberimiz bir başka hadisi şeriflerinde şöyle buyurmaktadırlar: “Müslümanlar kardeştirler, hiç birinin diğerine takvadan başka üstünlüğü yoktur.”3 Görüldüğü üzere İslam dinini bize öğreten Hz. Peygamber (s.a.v) bir yandan iman esaslarını gönüllere nakşederken, diğer yandan bu akide etrafında toplanan ırkları, ülkeleri, renkleri ve dilleri farklı olan insanları,bir“din kardeşliği” altında birleştirip kaynaştırmıştır.
      Dinimiz İslam, müminlerin kardeşliğine bu şekilde büyük önem vermektedir. İşte bu duyguların dahada perçinlendiği ve doruğa ulaştığı mevsimlerden birisi de Ramazan ayıdır. Bu ayın gelmesiyle birlikte İslam kardeşliğinin zirveye ulaştığı, Müslümanlar arasındaki birlik, beraberlik ve dayanışmanın daha da arttığı herkesin malumlarıdır.
      Peygamberimizin bize örnek olmak üzere gerçekleştirdiği bu İslam kardeşliğini Medine toplumunda çok net bir şekilde görmekteyiz. Bilindiği üzere, Mekkeli ilk Müslümanlar, müşrikler tarafından çok ağır işkence ve zulümlere maruz kalmışlardı. En tabii hakları olan ekmek ve sudan bile mahrum edilmişlerdi. Eşlerini, çocuklarını ve bütün varlıklarını bırakıp hicret etmek zorunda kalanlar olmuştu. Zengin iken bir anda fakir düşenler vardı. İşte Resul-i Zişan efendimiz, Medineli Ensar ile Mekkeli Muhacirleri kardeş ilan etti. Bunun üzerine Medineli Müslümanlar da her şeylerini kardeşleriyle paylaştılar.
      Bilinmelidir ki, Müslüman müslümanın kardeşidir. Birbirlerine merhamette, elem ve kederini paylaşmada kardeşçe davranmak mecburiyeti vardır. Biri ağlarken diğeri gülemez, kardeşi aç iken diğeri tok uyuyamaz. Nitekim peygamberimiz: “Komşusu açken tok yatan bizden değildir”4buyurarak bu gerçeğe işaret etmişlerdir. Zira bir mümin din kardeşinin rahat ve huzurunu, kendi rahat ve huzuru gibi görmek durumundadır.
      Diğer taraftan Cenab-ı Allah bir kudsi hadiste şöyle buyurmaktadır: “Benim için birbirini ziyaret eden benim sevgimi kazanmıştır. Benim için birbirini sevenler benim sevgime mazhar olmuştur. Benim için erenler, benim sevgimi hak etmiştir. Benim için birbirine yardım edenler, muhabbetimi kazanmıştır.”5 
      Öyleyse Ramazan ayı vesilesiyle din kardeşliğimizi daha da pekiştirmek için çaba gösterelim. Birlik ve beraberliğimizi bozmak, bizi parçalamak, bölmek ve güçsüz düşürmek isteyen şer odaklarına fırsat vermeyelim. İslam kardeşliğini ilelebed yaşatalım. Rabbim cümlemizi din kardeşiğinin bilincinde olan ihlaslı kullarından eylesin.

TÜM YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.