Kendine Kaşif Ol!
Hepimiz gayriihtiyari olarak geldiğimiz bu dünyada yaşayan kıymetli varlıklarız. Kıymetliyiz; çünkü başka bir canlı türü olarak değil insan olarak gelmişiz dünyaya. İnsan olarak yaratılmak, başlı başına şereflerin en büyüğüdür.. İnsan evvela bunun idrakine varmalı ve bu eşsiz nimete şükretmelidir..
İnsan tıpkı ‘iki kapılı Han’a’ benzetilen bu dünya gibi, iki kapısı olan kocaman bir ülkedir. Bir kapıdan dışına açılır, diğer kapıdansa kendi içine.. Bu iki kapıyı daima açık ve dengede tutan, hayat serüveninde oldukça başarılı olur. Hatta denilebilir ki; başarıyı yakalayan ve fasılasız sürdüren insanlar iç-dış dengesini, uyumunu, ahengini yakalamış, sürdürülebilir kılmış, bozulmaması için koruyucu kalkanlarını seferber etmiş insanlardır...
Hepimiz özünde hayatımız boyunca sevgi, başarı, huzur ve mutluluğu elde etmek için uğraş veririz. Lakin bir taraftan da bunları elde etmekten kendimiz kendimizi alıkoyuveririz. Kendi kendimizin önüne, gene kendimiz setler çekeriz. Öz yıkıcı davranış kalıplarımızla farkında olmadan kendimizi devamlı kendimiz sabote ederiz.
Bizzat kendi ellerimizle kendimizi her yıktığımızda sorunun temeline inmek yerine; kendimize hayıflanır, yoğun bir aşağılık duygusuyla kendimizi boğar, sevgiye saygıya layık olmadığımızı düşünür, çözüm bulmak yerine, sorunlarımızı derinleştirir, daha da içinden çıkılmaz bir hale getiririz...
Ve bu sürekli kendini tekrar eden öğrenilmiş acziyet teknikleriyle ömrümüzü heba eder, dururuz..
Farkına varılması gereken en başat nokta öncelikle hayata karşı aslında hepimizin donanımlı olduğudur. Dünyaya gelirken tıpkı bir fabrika gibi yaşam yolculuğumuz boyunca karşımıza çıkacak her şeye karşı en ala şekilde donatılarak doğarız..
Her şart ve şeraite hazır, içimizde muazzam bir yapı mevcut. Genetik kodlarımıza göre her birimize ayrı ayrı bahşedilmiş özel yetenekler, beceriler, yetiler var.. Bu dünyada yaşamımızı idame edebilmek için gayet yeterli sistemlere sahibiz... Ama farkında mıyız? Maalesef değiliz...
İşte problemin başladığı can alıcı nokta tam da burası.. Farkında olamamamız.. İşte bu farkındalığı kazanmanın tek yolu; kendi iç yolculuğumuzu başlatmamız.. Bu yolculuk süreci akşamdan sabaha hitama erdirilecek bir yolculuk değildir. Bilakis yaşadığımız müddetçe dışımızdaki hayatla senkronize bir biçimde son nefesimize kadar devam eden, etmesi gereken hayli kapsamlı bir süreçtir.
Çoğumuz birçok vakit kendimize şu soruyu sormuşuzdur; bir yerde hata ediyorum ama nerde?
Sürekli aynı metotlarla yol almaya çalışıp, farklı sonuçlara ulaşamadığımızda, problemler dağ olup bizi köşeye sıkıştırdığında, artık nefes alıp veremediğimizi hissettiğimiz yılgınlık anlarında dilimize pelesenk ettiğimiz kaçınılmaz bir sorudur bu..
Aslında bu anlar üst bilinçle alt bilincin çarpıştığı özel zamanlardır.. Şöyle ki; üst bilinç arızanın farkındadır. Kendisinin sürekli duvara toslamasına yol açan yanlış yaptığı bir şeyler vardır..
Öyle ya doğru düğmeye basmazsak, aktive ettiğimiz her yanlış düğme bize ihtiyacımız olanı değil, ihtiyacımız olmayan neticeleri getirecektir. Tıpkı varmak istediğimiz istikamete yanlış bir adres takibiyle asla ulaşamayacağımız gibi... Mısır’a gitmek isteyen Rusya uçağına binerse, istediği yere varır mı?
Evet üst bilinç bir şeyleri yanlış yaptığının farkındadır. Bir dahakine farklı bir metot denemeye karar da verir. Lakin alt bilinci değişik davranış kalıplarına zorlamak öyle kolay değildir, hatta çoğu vakit mümkünde olmaz.. Çünkü alt bilinç çocukluktan itibaren dış dünyanın handikaplarına karşı geliştirdiği inatçı kalıpları kolay kolay bırakmaz..
O, küçüklükten itibaren aile, çevre, okul üçgeninde edindiğimiz bilgileri, tecrübeleri, gözlemleri, sergilediğimiz davranış biçimlerini, bize öğretilenleri muntazaman kodlamış, tanzim etmiş ve dosyalayıp, mühürlemiştir.
Bizlerde vakit ayırarak içimizde yolculuk edip, artımızı eksimizi irdeleyip düzeltmediğimiz, hayatın hızlı akışında ilerlerken kendimizle irtibatı kestiğimiz için, benzer hadiseleri her yaşayışımızda alt bilinç sadece kendi bildiğini okur.. Yaşadığımız durumla ilintili dosyasını raftan indirir, benzer davranış kalıplarını önümüze koyar ve bizlerde aynı minvalde davranmaya devam ederiz.
Çözüm, hayatın keşmekeşi içerisinde dış dünyada başarılı olmanın formülünü bir an evvel kendi içimizde bulmaya çalışmak.. Kendimizi doğru bir perspektifle değerlendirmek, kendi doğamızı keşfetmek, alt bilincimizi inatçı, öz yıkıcı ve başarısız davranış kalıplarından temizlemek..
Ne olup ne olmadığımızı, nerde hata yapıp nerde yapmadığımızı, kendi kişisel becerilerimizi, olumlu ve olumsuz yönlerimizi, kimliğimizi oluşturan bedensel ve tinsel öğeleri, bakir yönlerimizi, atıl bıraktığımız iç arazilerimizi bulacak olan yegane kaşif sadece biziz..
Bu süreç çok basit ve kolay olmasa da kendimizi değiştirmenin, işe yaramayan yönlerimizi rehabilite etmenin, salt kendimiz olmanın ve dahi kendimizi bulmanın başkaca yolu yoktur.
İnsanın iç yolculuğu seyahatlerin en yorucu olanıdır. Ne var ki, gerekiyorsa uzman bir kişiden, öğretici, yol gösterici kitaplardan ve eğitim merkezlerinden yardım alarak bunu başarmak zorundayız.. Yoksa hayat boyu benzer bir döngünün, hengamenin içinde yerimizde saymaya, her yıkımda ve başarısızlıkta kendimizi suçlamaya, kendimize hayıflanmaya ve kendimizi aşağılamaya devam ederiz.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.