27.09.2021 16:30:27

Zuhal KİLER

Kendini Tüketen İnsanlık

Tüketim, belirli bir ihtiyacın tatmin edilmesi için bir ürünü ya da hizmeti edinme, sahiplenme, kullanma ya da yok etme olarak tanımlanabilir. Bu eylemi yapan birey de tüketici olarak isimlendirilir. Tüketim toplumunda, tüketimin artık ihtiyaçtan dolayı gerçekleşmediğine aksine bizzat tüketimin kendisinin bir ihtiyaç haline geldiğine odaklanılmaktadır.

Bu doğrultuda genel olarak çağımızın artık tüketim kültürünün hüküm sürdüğü bir çağ olduğu iddia edilmektedir. Tüketim toplumuna yönelik eleştiriler; kitle kültürünün gelişmesiyle birlikte artan boş zaman ve duygu tüketimi diyebiliriz. Bu tüketim de maalesef ki insanların yozlaşmasına sebep oldu.

İnsan ihtiyaçları, istekleri ve arzuları tüketim olgusunun ardında yatan itici güçlerdir Evet insanlık tüketiliyor, hem de hızlı ve sorumsuzca. Dünyanın bir kesimi iyi bir yaşam için, diğer bir kesimi acımasızca tüketiyor. İnsanlık bu doyumsuzluğu fıtratını kaybederek sağladı, kendine verilen rızkı yeterli bulmadı daha doğrusu. Gözü doymadı ve daha fazlasını istedi, fazla tüketti hasta oldu, onursuz oldu, doyumsuz oldu, hissiyatsız oldu. Her şey kararında tüketilirse rahmet fazla tüketilirse zahmettir esasında.

İnsan, yaratılışında mevcut olan mala düşkünlük, nefsine bağlılık, cimrilik, egoistlik gibi özellikleri dengede tutmak için, kuran-ı rehber etmelidir. Müslüman insan, davranışlarını denge içinde tutma sorumluluğunu taşır. Peygamberimiz, bir hadisinde bu hususu şöyle ifade etmektedir: Kıyamet gününde insan dört konuda hesap vermek zorunda olacaktır:

1 — İlmiyle ne gibi ameller yaptığından,

2 — Ömrünü nerede ve nasıl tükettiğinden,

3 — Malını nerede kazanıp, nereye sarf ettiğinden,

4 — Vücudunu ve sıhhatini nasıl değerlendirdiğinden, yani her halimiz dengede olmalıdır.

Tüketim kültürü sürecinde birçok dini değer ve sembollerin içi boşaltılmış ve manası yitirilmiştir. Zühdün, takvanın, diğergâmlığın, paylaşmanın, samimiyetin yerini gösteriş, marka yarışı, konfor, lüks aldığı için, bu durum İslâmî kesimin dünyayla imtihanını büyük ölçüde kaybettiğini göstermektedir.

Müslüman’a yakışanın sade, gösterişsiz ve mütevazı bir yaşam olduğunu savunmuş olsam da, maalesef ki hayatımın bazı kesimlerinde durumu ben de meşrulaştırıyorum. Bu durum bizim Batılılaşmış isteklerle dolu bir kapitalizmle ne kadar iç içe olduğumuzu açığa çıkarmaktadır. Gözümüzün ve gözünüzün doyması dileğiyle...


TÜM YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.