Tarih: 18.03.2025 10:36

Önder GÜZELARSLAN

Kınalı Kuzu Gördesli Makbule Hanım

Tarih boyunca Türk kadını, hayatın her safhasında yer alarak hem ailesine karşı hem de vatanına karşı sorumluluklarını yerine getirmeyi bilmiştir. Çalışkan ve fedakâr Türk kadınları sadece hayatın normal akışında değil savaş gibi durumlarda da erkeği ile birlikte omuz omuza vererek mücadele etmekten kaçınmamıştır. Millî Mücadele dönemi bunun örnekleriyle doludur. Anadolu kadınlarının, Kurtuluş Savaşı’nda gösterdikleri emsalsiz kahramanlık onları yüceltmiş ve aynı zamanda vatanın gizli kahramanları safında yer almalarını sağlamıştır. İşte bu kahraman kadınlarımızdan biri de Gördesli Makbule Hanım’dır. Hayatının baharında eşiyle birlikte Ege yöresinde düşmana karşı amansız ve çetin bir mücadele veren ve şehit düşen Makbule Efe bir erkekten farksız gösterdiği kahramanlıkla Yunan kuvvetlerinin korkulu rüyası olmuştur. 

1901 veya 1902 yılında Manisa'nın Gördes ilçesinde dünyaya gelen Makbule Hanım, çocukluk yıllarında ailesinden ata binmeyi, avcılığı ve ev işlerini öğrenmiştir. Kendisine o dönemlerde çevresindekiler “Asker Makbule” lakabını takmışlardır. 12 yaşında iken babasını kaybetmiş olması onun bir asker ruhunda olmasında etkili olmuştur. 

Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra 15 Mayıs 1919 tarihinde Yunan ordusu İzmir’i ve Batı Anadolu’daki illeri de işgal etmeye başladı. 25 Mayıs tarihinde Manisa işgale uğrayınca Makbule Hanım'ın yaşadığı Gördes'te Kuva-yı Milliye teşkilatı kuruldu. Oluşturulan bu millî birliğin yanı sıra Gördes ve çevresinde Sarı Mehmet Efe, Halil Efe, Saçlı Efe, Parti Pehlivan ve Ali Bey isimlerinde küçük çaplı çeteler oluştu. Makbule Hanım da Parti Pehlivan isimli çeteye katılarak milli mücadele de var olmaya çalıştı. Kısa bir süre sonra ayrı ayrı mücadele eden çeteler bir araya gelerek tek bir efenin etrafında teşkilatlanarak birlik oluşturdular. Yunan birlikleri Batı Anadolu içlerine doğru ilerlemeye devam ederken 15 Temmuz 1920'de Gördes’i de işgal ettiler. İşgalci Yunan kuvvetleri 21-22 Mayıs 1921 tarihlerinde Gördes’i topa tutup kundaklayarak tamamen yaktılar.

Gördesli kahramanlar çete halinde mücadelelerini sürdürdüğü sırada Makbule Efe, Usturumcalı Halil Efe ile tanışır. Halil Efe, Makbule Hanım’ın kahramanca bir asker gibi mücadelesini şahitlik edince onunla evlenmek ister. Bu isteği Makbule Hanım’da onaylayınca iki kahraman Türk neferi Gördes'in Yunan askerleri tarafından yakılmasından sonra 1921 yılının temmuz sonunda düğün yapmaya karar verirler. Lakin Gördes yanıp kül olduğu için düğün Gördes yerine Demirci’de yapılır. Düşman işgali sırasında Akıncı Birliklerinin başında komutan olarak yer alan Demirci Kaymakamı İbrahim Ethem Bey’in riyasetinde kaymakamın evinin avlusunda gerçekleşen düğün ile evlenen Makbule Hanım ve Usturumcalı Halil Efe daha sonra da milli mücadeleden kopmamışlardır. Kaymakam İbrahim Ethem Bey’in komutasındaki Akıncı Birlikleri’ne katılarak kahramanlıklarını sergilemeye devam etmişlerdir. 

Makbule Hanım, evlendiğinde henüz on sekiz yaşındadır. Fakat ne yazık ki evlilikleri, kurtuluş mücadelesinin gölgesinde çok kısa sürer. Evliliklerinin ilk aylarında Halil Efe, milli mücadeleye katılmak için eşinden gizli hazırlıklar yapar. Fakat Makbule Hanım bu durumu anlar. Yine de eşine bir şeyler belli etmez ama bir yandan içi rahat değildir. Eşi, düşman işgaline karşı koyacakken, eli kolu bağlı şekilde evde oturacak olmaya gönlü razı gelmez. Bu düşünce bir ok gibi saplanır yüreğine. Kocası Halil Efe düşmanla savaşmak isterken, Makbule Hanım’da durmadı. O, çocukluğundan beri bugünler için yetiştirilmiş bir asker gibiydi. Silah kullanmayı ve ata binmeyi de öğrenmişti. Birinci Dünya Savaşı'nda babasını, Yemen Savaşı'nda da ağabeyini şehit veren Makbule'yi annesi büyütmüştü. Bütün bunlar Makbule'yi bu mücadeleye her anlamda hazır hale getirmişti. Makbule Hanım Millî Mücadeleye katılmak istediğini kocasına söyleyemez. Bu yüzden kocası Millî Mücadeleye katılmak için evden çıkar çıkmaz, hazırlanıp arkasından gizlice onu takip eder. Halil Efe arkadaşlarının yanına geldiğinde Makbule Hanım’da çalıların arasına gizlenmiştir. Çalıların yaptığı sesten dolayı fark edilen Makbule Hanım, kocası Halil Efe’nin bütün ısrarlarına rağmen geri dönmek istememiş ve Millî Mücadeleye katılmak istediğini ve düşmana karşı çarpışmak istediğini belirtmiştir. Halil Efe ve diğer efeler ikna olmasa da en sonunda efelerin komutanı Kaymakam İbrahim Ethem Bey’e ağlayan gözlerle, bu manevi değeri yüksek müdafaadan mahrum kalmak istemediğini söyler. Makbule Hanım'ın kararlılığını gören İbrahim Ethem Bey kendisine bir şans tanır ve aralarına alır. 

Gözü pek, yüreği cesur Makbule Hanım, her baskında yanına, elinden hiç ayırmadığı Japon filintasını alır, düşmandan ele geçirdiği doru atına biner, müfrezenin artçısı olarak birliğin gerisindeki yerini alır. Ata, efelerin çoğundan daha iyi binen Makbule Hanım, tehlike anında silahı herkesten önce o ateşlerdi. Makbule Hanım arzusuna kavuşmuş artık kocasıyla birlikte akıncı olmuş ve dağlara çıkmaya başlamıştır. Gördes, Simav, Demirci, Bigadiç ve Sındırgı dağlarında müfrezelerle birlikte oldu. Gösterdiği cesaretle herkesin saygısını kazanan Makbule Hanım, en umutsuz olduğu anlarda bile müfrezeleri cesaretlendirmiştir. Kocasıyla beraber iki defa pusuya düşürülmesine rağmen bu pusulardan ustaca kurtulmayı bilmiştir. Güvemdere muharebesinin kazanılmasındaki, kahramanlığıyla göz dolduran Makbule Hanım kendisinden beklenenden çok daha fazla gayretin içinde olmuştur. Korkusuzca düşmanın üzerine saldırması yanı sıra aklıyla da güzel taktikler ortaya koyuyordu. Ancak Yunan askerleri çok acımasızdı. Bozulup dağılan Türk askerlerinden oluşan müfrezelere saldırıyorlar ve önüne geleni ataşe veriyorlardı. Bu durum Türk askerleri arasında büyük bir üzüntüye sebep olurdu. Yine de yılmadan mücadele ediyorlardı. Tam böyle bir anda 16 Mart 1922'de Şahinkaya ve Akkocalı Köyü civarındaki Kocayayla mevkisinde Akıcı Birlikleri baskına uğrar bir anda neye uğradıklarını anlayamazlar. Gördesli Makbule Hanım, bu esna da büyük fedakarlıklar ortaya koymasına rağmen çarpışma çok çetin geçer ve çarpışma sırasında vurulur. Kocayayla mevkisindeki çatışmada her iki taraf da çok zayiat verir. Çatışmanın durup düşman birliklerinin geri çekilmesi üzerine efeler bulundukları siperlerden çıkıp Makbule Hanım'ı aramaya başlarlar, ancak ne sağ kalanlar arasında ne de şehit olan efeler arasında göremezler. Az ileride düşman ölülerinin olduğu yere baktıklarında ise, yerde boylu boyunca yatan şehit olmuş Makbule Hanım'ı görürler. Tarihler 17 Mart 1922 yılını göstermektedir.

Kaymakam İbrahim Ethem Bey hatıralarında: "Uzaktan gelen bir kurşun Makbule'yi şehit etti” der.  Efeler, daha yirmisinde Rabbine kavuşan Makbule'yi, Sındırgı, Gördes ve Demirci üçgeninde kalan Koca Yayla mevkiinde, kanlı elbiseleriyle, gözyaşları içinde defnettiler. Kaymakam İbrahim Ethem Bey 1922 tarihli harp raporunda Makbule Hanım'ın ölümünü şöyle bildirilmiştir: 

“Şehit Halil Efe'nin ailesi Makbule Hanım, zevci gibi, birkaç müsademeye girmiş ve Kocayayla muharebesinde ihraz-ı rütbe-i şahadet eylemiştir.”

Makbule Hanım'ın Kocayayla'da defnedildiği yer, düşmanların eline geçmemesi için gizli tutulmuş ve kabir yeri bir sır gibi saklanmıştır. Şehit Makbule Hanım’ın mezar yerinin nerede olduğu konusu tam 78 yıl bir sır olarak kaldıktan sonra Haziran 2000’de zamanın Balıkesir Ordu Donatım Okulu Komutanı Tüm General Kâmil Erdal Sipahinin ve merhum İbrahim Ethem Akıncı’nın oğlu Burhan Cahit Akıncı’nın gayret ve teşvikleri ve Balıkesir Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi okutmanı Zekeriya Özdemir’in çalışmaları sonucunda, Kocayayla'dan 4 km. uzaklıktaki Harlak Deresinde Dereçatı mevkiinde bulunmuştur. Mezarın bulunmasıyla beraber Gördes Belediyesi de mezarın etrafında çevre düzenleme çalışmaları yapmıştır.

Millî Mücadelenin her safhasında yer alan fedakâr ve cefakâr Türk kadınları hiçbir zaman asla unutulmamalıdır. Akıncı Birlikleri Komutanı Kaymakam İbrahim Ethem Bey’in ifade ettiği gibi “hayatın zevkini henüz yeni tatmaya başlamış Makbule Hanım’la ne kadar iftihar etsek azdır. Öyle ümit ediyorum ki şu kadının namı hatıra-i millete unutulmaz.”

Vefatının 103. yıldönümünde kendisini rahmet ve minnetle anıyorum. 


TÜM YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.