KIYAMET SABAHI DA OLSA BU HAKSIZLIK UNUTULMAYACAK!
28 şubat sürecini yaşadım ve izledim!
Her alanda ve her bakanlıkta; üstün başarılıymış, ağızlarıyla kuş kapıyorlarmış, şöyle madalyaları, böyle plaket ve şiltleri varmış, aranan kilit adammış! Denilmeyip gözlerinin yaşlarına bakmadan atılan, sürülen, tenzili rütbeye maruz kalan, okullarından ilişikleri kesilen, taciz edilen, mobbinge uğrayanların, ayrıca ülkeyi terk ederek gavur ellerine başörtüsü baskısıyla okumaya gidenlerin hazin hikayelerinin yaşandığı bir büyük zulüm dönemiydi!
Aşağıda sadece askeri alanda icra edilen haksızlığa değineceğim;
Fail, Yüksek Askeri Şura!
kısa bir tarihine göz atalım;
-Yüksek Askerî Şura, ilk olarak II. Mahmut döneminde 7 Şubat 1837 tarihinde Dâr-ı Şûrâ-yı Askerî adıyla kurulmuştu.
-Dâr-ı Şûrâ-yı Askerî’nin başlıca görevi;
-Askerî alandaki yeni düzenlemeler hakkında fikirler üretmek,
-kişilerin askerlik ile ilgili sorunlarını çözüme kavuşturmak,
-Batılı devletlerin askerlik usul ve kurallarını tercüme edip Osmanlı ordusunda uygun düzenlemeler yapmak ve tüm bu konularda merkezi örgüte teklifler sunmak tı.
Var mı ihraç?
Yok!
Cumhuriyet döneminde ise Ali Şura-yı Askerî adıyla 29 Nisan 1925 tarihinde 636 sayılı kanunla yeniden kurulmuştu.
Kurulan Şura Nın amacı;
-Kuvvet Komutanlıklarında terfi ve taltif usulleri,
-savaş ve barışta askerî teşkilat, konuş, askerî inşaat faaliyetleri,
-silahlanma, eğitim-öğretim faaliyetleri, askerî kıyafet ve teçhizatı,
-askerî kanunlar gibi konuları müzakere etmektir.
Var mı ihraç?
Yok!
En son ki yönetmeliğe bakalım ne diyor;
MADDE 6
(1) Şûranın görevleri şunlardır:
a) Genelkurmay Başkanlığınca hazırlanan askeri stratejik ana fikrin (konseptin) tespiti ve gerektiğinde yeniden gözden geçirilmesi hususlarında görüş bildirmek.
b) Silahlı Kuvvetlerin ana program ve hedefleri ile ilgili konularda görüş bildirmek.
c) Silahlı Kuvvetlerle ilgili olup önemli görülen mevzuat taslaklarını inceleyip görüş bildirmek.
ç) Cumhurbaşkanının lüzum gördüğü hallerde Silahlı Kuvvetlerle ilgili diğer konular hakkında görüş bildirmek.
d) General ve amiralliğe yükselecek albaylar ile bir üst rütbeye yükselecek general ve amirallerin terfi kararlarını almak.
e) Görev süresi uzatılacak general ve amiraller hakkında karar almak.
f) Kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayrılacak general ve amiraller ile albaylar hakkında karar almak.
g) Hizmetine ihtiyaç duyulması nedeniyle görev süresi uzatılacak albaylar hakkında karar almak.
ğ) Mevzuatla verilen diğer görevleri yapmak.
Var mı subay ve Astsubayı ihraç etmek?
Yok!
Niye?
Çünkü Askeri mahkemeler var!
Sorgulama var, yargılama var, askeri savcı hakim var!
İhraçla kalmayıp hapse atılmak var vs..
Şimdi bütün bunlar aşılıp ta; Attım seni demekle olur mu!
Babalarının çiftliğinden mi atıyorlar!
Ayrıca daha mahkeme ve askeri savcıya gitmeden savunma alma var, sıralı amirlerin disiplin cezası var, sözlü yazılı ikaz var vs..!
Acele edip her sene yüz yüz, iki yüz iki yüz attılar!
1600 küsür başarılı vatansever personeli T.S.K. Dan ihraç ettiler,
Yetmedi, her kim nasıl bir akıl vermişse; üçlü kararnamelerle birazcık kanunilik rengine boyayıp bu şekilde atmaya devam ettiler!
Şimdi akıl var izan var;
Y.A.Ş. kurumunun başkanı olan sayın Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı, Kuvvet komutanları, Savunma bakanı, İçişleri bakanı Adalet bakanı ve diğer üyeler;
Hadımköy Mekanize birliğinden Tankçı Astsubay İzzet Çöl'ü, Hatay İl jandarmadan Karargah bölük komutanı Üsteğmen Mehmet Erdil'i nereden tanısınlar da ihraç edin bunları dürün defterlerini desinler!
Velev ki tanısalardı bile;
-kaldırın şu dosyaları!
-yargılayın şunlar!
-ve suçları sübut olanları ihraç etmekle kalmayın!
hapsede atın!
-gerekirse müebbet verin ama yargılayın!
deme lüksleri bile olmayan bir dönem vardı ki ta 2010 tarihine kadar devam etti!
Hem iktidarı olsun muhalefeti olsun, demokrat bir siyasetçi, bu antidemokratik icraat olan yargısızlıktan hiç mi işkillenmez!
Misal,
Sayın Cumhurbaşkanımız Çakmak salonunda Genelkurmay başkanına hafif eğilip kulağına; yahu paşam bunları Yargıdan kaçırmanın mantığı nedir! hele toplantıya bir ara verelim de bana bir açıklar mısın! Diyebilir miydi!
Dese de, paşa, -sana ne sen imza atmana bak! Der miydi!
***
Ezcümle,
Oldu bitti geçti gitti!
Ama mağdurların mağduriyeti bitmedi!
Ötelendikçe ötelendi!
Geriye dönük haklar ile Oyak hakkı!
Kıyamet sabahına kadar olsa da hiçbir yaşzede bundan vazgeçmeyecektir!