4.01.2022 09:50:45

Şengül YÜCEL

Mehmet Akif Ersoy'un Vefatı Üzerine

Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy özellikle Mısır'a gitmek zorunda kaldığı 1925 sonrasında sıkıntılı bir hayat yaşadıktan sonra 1936'da Türkiye'ye dönmüş 27 Aralık 1936 tarihinde vefat ederek ebedi hayata intikal etmiştir.

Akif Türkiye'ye döndüğünde yaşlanmıştı, bitkindi, yalnızdı, terkedilmişti ve parasızdı. Emekli maaşını bile alamıyordu. Ancak Haziran 1936'da maaşı verilmeye başlandı. Ama bu halini kimseye açmadı ve şikâyet etmedi. Zaten ölümü de sessiz sedasız oldu, yakınları hariç kimsecikler ölümüne şahit olamadı. Ama cenazesi Beyazıt Camii'ne getirilince gençlik vefat edenin o olduğunu anladı ve ona sahip çıktılar.

Milleti için defalarca hayatını ortaya koyan ve ardından ülkenin istiklâlinin sembolü olan milli marşı yazan, ilk mecliste mebusluk yapan bir değere yapılan vefasızlık hiç bir kelime ile anlatılamaz. Allah'a hamd olsun ki bugün insanımız kendisini affettirmek için bu şair ve mütefekkir adına çok büyük şeyler yaptı ve yapıyor.

Ben de vefamı ve sevgimi göstermek için onu şiir dili ile anlatmak istedim.

O gün cenaze namazında bulunan ve defnine iştirak eden iki meşhur şahsiyetin şahitliklerini burada paylaşmak istiyorum. Şiirimiz ondan sonra gelecek.

*****'

Mehmet Akif’in Cenaze namazına bir hukuk fakültesi öğrencisi iken katılan (Prof. Dr.) Sulhi Dönmezer 5 Ocak 1987 de Tercüman gazetesinde “Akif’in Cenaze Töreni” başlıklı yazısında o günü şöyle anlatacaktı:

'…O zamanların ülkemizde egemen tek partinin otoriter düzeni içinde kimse idare ile çelişkiye düşmek istemediği için basında Mehmet Akif’in yurda dönüşü ve hastalığının seyri hakkında pek fazla haber yayınlanmazdı….

Bizler alana geldiğimizde, namaz saatinin yaklaşmış bulunmasına rağmen bir tabuta rastlamadık, hep birlikte bekliyoruz. Birden lokantanın ön kısmını bir cenaze otomobilinin geldiğini gördük, iki kişi üzerine örtü dahi konmamış bir tabutu indirdiler. Yoksul bir fakirin cenazesinin getirildiğini düşünerek bir kısım arkadaşlar yardıma teşebbüs ettiler. Fakat tabutun Mehmet Akife ait bulunduğu anlaşılınca bir anda yüzler genç ağlamaya başladı. …Gençler hemen Emin Efendi Lokantasının bayrağını alarak tabutun üstüne örttüler. Sonra merhumun bir kısım arkadaşları gelmeye başladı ama ne vali, ne belediye reisi ve ne de tek partinin zimamdarlarından hiç kimse ortalarda yoktu.”


TÜM YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.