Nesrin Masarifoğlu

Tarih: 21.12.2017 15:44

MEKÂNIN CENNET OLSUN ÖĞRETMENİM

Facebook Twitter Linked-in

 MEKÂNIN CENNET OLSUN ÖĞRETMENİM

Tutumlu olmanın, yerli malı kullanmanın öneminden bahsetmek için klavyenin başına oturduğunuzda acı bir haberle irkiliyorsunuz. “Öğrencisi tarafından görevinin başında öldürülen okul müdürü” haberi sizi derinden yaralıyor. Yazınızın mecrasını çok daha önem arz etmesi sebebiyle yürek yakan bu habere kaydırıyorsunuz.

Ne oldu bize, daha doğrusu neler oluyor? İlk inen ayet “Yaratan Rabbinin Adıyla Oku” değil mi? “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” diyen inancın mensuplarıyken eğitim neferlerine karşı nasıl bu kadar acımasız olduk? Hangi ara bilime kurşun sıkma noktasına geldik? Üzerinde düşünülmesi gereken çok vahim bir olayla karşı karşıyayız maalesef. Lokal bir hadise olarak ele alınmaması gereken eğitim ile ilgili tüm otoriterlerin bu acı olayı çok ciddi biçimde masaya yatırarak çözüm üzerinde fikir beyan etmesi gerekmektedir. 

Bugün ikili öğretime rağmen sınıflar oldukça kalabalık. Rehberlik servisleri çok öğrenci ile ilgilenmek durumunda kalınca yetersiz gelmekte, bazen de profesyonel anlamda hizmet vermekte zafiyete düşmektedir. Velinin okula gelecek vakti yok ya da bunu lüzumsuz görüyor. Öğrencilerde bir türlü merak oluşmayınca, hedef olmayınca tek başına bütün problemleri alt etmeye çalışan öğretmen ne yapsın? Siz öğretmenin yerine koyun kendinizi; bir tarafta kalabalık sınıflarda ve farklı yetiştirilmiş onlarca çocuk, diğer tarafta ise ülkeye çağ atlatmak, ülkeyi bilim,teknoloji ve sanatta daha ileriye götürmek için çabalayan bir öğretmen. Kaldı ki çoğu zaman sosyal ve ekonomik sorunlarının yanı sıra yardımsız ve desteksiz. 

Toplumun temel taşı olan aile ve onu oluşturan bireylerin yetişmesinde canını dişine takarak çalışan öğretmenler işte bu yüzden toplumda hak ettikleri saygıyı görmelidir. Öğretmene iade-i itibar dönemini mutlaka açmalıyız. Sebebi her ne olursa olsun öğretmene karşı yapılan saygısızlık asla affedilemez. Günümüzde bazı öğrencilerin her durumda kendilerini haklı görerek eğitimi sekteye uğratacak tutum ve davranışlara, çeteleşmeye açık bir halde olduğunu düşünürsek; siz okullarda var olan -doğruluğu veya yanlışlığı tartışılıyor olsa bile- ceza sistemini işlet(e)mezseniz bu işin sonu nereye varır? 

Bugün her şartta öğrenci ve veli haklı diyerek olaya bakacak olursak ya da çocuğumuzun azıcık otoriteye maruz kaldığı, incir çekirdeğini doldurmayan durumlarda bile soluğu okulda alacak olursak öğretmenimizin ve idarecimizin işi ne kadar zor bir hâl alır,
tahmin edebiliyor musunuz? Oysa bu durumlarda her zaman istişare ederek orta yolu bulmaya, öğretmene destek olmaya, hatalı olan tarafı uygun bir şekilde uyarmaya, çocuğumuzun hayrına olabilecek tüm tavır ve uygulamaların takipçisi olmaya kendimizi adamalıyız ki öğretmenin yükü de hafiflesin.

Senaristlerin hep olumsuzlukları, entrikaları, bize çok ters gelen çarpık ilişkileri, yalanı, hileyi, şiddeti reyting uğruna gözümüzün içine soktuğu diziler gençlerimize kötü örnek olurken; sanal dünyanın sarmalında her türlü tehlikeye açık çocuk ve gençlerimizi kim koruyacak? Aileler ne kadar sahip çıkmaya çalışsa da ekmek kavgası telaşında birazcık ihmal bile telafisi çok zor yaralar açmaktadır. Aman anne babalar dikkat! Çocuğumuzu bizi biz yapan değerler huzmesi içinde yetiştirmeliyiz ki bunun geri dönüşümü bizi yaralamasın.  
Çok elim bir şekilde görevinin başında hayatını kaybeden öğretmenimize Allah’tan rahmet, yakınlarına da sabır diliyorum. 

Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —