27.09.2022 09:24:00

Zuhal KİLER

Merhameti ve Şiddeti Aşılayan Ailedir

 

Aile toplumda insanoğlunun eğitim gördüğü ilk kurum olduğu için

merhametin ya da şiddetin öğrenildiği ilk yerdir. Anne kucağında aldığı şevkati

yıllar içinde anne babasından gördüğü davranışları izlerken içselleştirdiği ya

rahmet ya da şiddet olacaktır. Bu yüzden Allah Resulü ‘’Sizin en hayırlınız,

ailesine karşı en hayırlı olanınızdır’’  buyurmaktadır. Çünkü toplumun geleceği

olacak nesile merhameti de şiddeti aşılayacak olan ailedir.

Aile ile ilk eğitimin alındığını düşünerek, ’’Baba ocağı, anne kucağı, cennet

bucağı’’ demişlerdir.

 

Kur’an-ı Kerim Allah’tan, göz aydınlığı sağlayacak , mutluluk getirecek ve gönüllere sürur ve coşku verecek eş ve çocuklar istemeyi  mü’mine yakışan tavır olarak belirler. Mutluluk sürekliliği sağlayan ve ahlaki erdemlerin yön verdiği manevi enerjidir.

Günümüz dünyasında aile kurumunun sağlam zeminini kaybettiğini görmek

için özel bir araştırmaya gerek yoktur. Hemen herkes ya içinde yaşadığı ya

da çevresinde bulunduğu bir ailenin sorunlarla boğuştuğunu görmekte ya da

yıkıldığına şahit olmaktadır. Bazı sosyologlar sağlam temelli ve düzenli olan

her şeyin giderek kaybolduğu gerçeğine bağlı olarak evliliğin de bugüne

kadar görülmedik biçimde soyut ve kısa ömürlü temeller üzerine kurulduğu

tespitinde bulunmaktadırlar. Bundan anlaşılan şey ailenin özünü ilgilendiren

ve onu yaşatan değerlerin aşınmış olmasıdır.

 

Aile kurumu toplumsal sorunların küreselleşme ile daha büyük tehditlerle

karşı karşıya kalmıştır. Küreselleşme ve toplumsal değişimin sonuçlarının aile

kurumunu zayıflattığı tüm toplumlar tarafından kabul görmüş bir

gerçekliktir. Geleneksel hayat ile modern hayat tezatlığı hayatın bütün

alanın da olduğu gibi ailenin de dinamiğini etkilemiş bu sancılı değişim ve

oluşum insanları yalnızlaştırmış, sevgi yoksunu, yaşlısına çocuğuna

tahammülsüz, boşanmaların çoğaldığı hatta evliliklerin azaldığı bir topluluk

oluşmasına sebep olmuştur.

 

Hayatı hızlı yaşama , değişkenliği yaşam biçimi olarak benimseme, hazcılık,

benmerkezci tutum ,tüketim hırsı ve insan bedeninin bir anlamda tüketime konu edilmesi ailenin kalıcılığına ciddi bir tehdit olarak öne çıkmaktadır. Demiştim kitabımın sayfalarında üstüne basa basa tekrar ediyorum kannn kaybediyoruz !...

 

Aile kavramına ata-baba saygı geleneğine en çok riayet eden Türk toplumunu da maalesef bu kaybedişe katıldı .İçimiz titreyerek  izlediğimiz kanımızı donduran annesinin kafasını kesen o gencin nasıl bu hale geldiğini anlayamıyorum, anlamlandıramıyorum onu dokuz ay karnında taşıyan bakan büyüten hiçbir anne böyle bir sonu hak etmez .

 

Canı cananı ,  belkide koklamaya kıyamadığı evladını kim ,kimler böyle bir caniye çevirdi .Kimler kolumuzu kanadımızı kırıyor ,canımızı kimler acıtıyor artık uyanalım ve görelim .Sonumuz nasıl olacak artık silkelenme zamanı çocuklarımıza sahip çıkalım şu dijital dünyadan kucaklayıp kaçıralım , yalnızlıktan sahipsizlikten kurtaralım ,onları avlayan avcılardan saklayalım tekrar en kutsalımız olan aile değerlerimize dönelim kendi eğitim sistemimizle eğitelim O salyalar akarak av bekleyen özentiyle peşinden koştuğumuz  Avrupa eğitim sisteminden kurtulalım şiarımız Türk-İslam kültüründen vazgeçmemek olsun .Tekrar ecdadımıza yakışan rahmetli, merhametli ,özü sözü doğru elinden dilinden emin evlatlar yetişmesi dileğiyle.


TÜM YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.