Merkezim İnsan…
Yeryüzündeki tüm insanlar farkında olmasalar bile günden güne daha fazla kutuplaşıyor.
Sempati duyulan görüş veya yaşam tarzı her neyse direkt fanatikleşiyoruz. Merkezden uzaklaşıyoruz ve bu hızlı odak kayması sebebiyle de taraflar birbirlerinden nefret eder hale geliyor.
Bunun sebebini hiç düşündünüz mü?
Uzun zamandır bu konu üzerinde araştırma ve çalışma yapmaktayım. Benim geldiğim yerden bakıldığında, olayın ilk ve son noktası sosyal medya ve buna bağlantılı özgüvendir. Zaten insan doğasında yüksek miktarda bulunan ego ve saçmalama boyutundaki özgüven birleşince bir anda tüm sosyal medya kullanıcıları her konuda alim ve her durumda zalim oluveriyorlar.
Bize karşıt görüşlerin tamamını reddetmek ve onlara durmadan saldırarak yıpratacağımızı, hatta ne kadar çok eleştirip saldırırsak, insanları kendi düşüncelerinden vazgeçireceğimize bile inanıyoruz ya da inandırılıyoruz. Gerçekte belki yaşamaktan, hatta söylemekten çekindiğimiz birçok fikri, sosyal medyada kolaylıkla dile getirip etrafımızı bu düşüncenin yıkılmaz duvarları ile örüyoruz.
Kutuplaşmadığımızı söylesek bile aslında söylerken bu konuda bile kutuplaşmış oluyoruz.
Ülkemiz genelinde özellikle son 15-20 yıldır bizi içine alan aşırı kutuplaşmaların başlıcaları siyasi, ideolojik, sosyal sınıflar, özgürlükler ve yaşam tarzı konularıdır. Malum, bizim siyasetçilerimiz yıllardır tüm kurgularını böl-parçala-yönet sistemi üzerine kurdukları için toplumsal kutuplaşmamızı sürekli körükleyerek “diğerinden nefret et” politikasını benimsemektedirler. Türkiye siyasetinin aslında en acı özetiyse, hangi görüşten olursa olsun hepsinin bu işe çanak tutması ve sonunda istediğini almasıdır.
Tüm bunlar yetmezmiş gibi geleneksel medyanın da aynı dozda ötekileştirme kampanyası yürütmesi bu kutuplaşmanın hızlanmasını ve her yaş seviyesine ulaşmasını sağlamaktadır.
Sadece yandaşlarla yapılan röportajlar, “ötekiler yalan söylüyor doğrusu budur” diye göze sokulan ve her kanalda aynı paralelde sürekli yayınlanan haberlerin, akşam aynı sofrada yemek yiyen bizlerin bile sohbetlerini gerilime çevirdiğini siz de fark ettiniz mi?
Siz de benim gibi hem sosyal medya hem de geleneksel medya haberlerinden sıkılıyor hatta geriliyorsanız, hepsinden vazgeçin gitsin. Görün ama aldırış etmeyin, dinleyin ama duymayın.
Ülkemin tüm insanlarını önemsiyorum. Tüm yaşam şekillerine saygı duyuyorum.
Her yaştaki insanımızın görüşlerini dinlemekten zevk alıyorum.
Ayrıca tüm ideolojileri ve siyasal parti görüşlerini değerli buluyorum. Artık ben de içimdeki insana kulak vereceğim.
Eğer başarabilirsem bundan sonra herkesi olduğu gibi kabullenip, olduğu gibi kucaklamalıyım.
İnsan olarak geldiğim Dünya’ya daha vicdanlı bir insan olarak ayrılmak istiyorum.
Unutmayın ki insan neyi hak ederse, hayat onu hediye eder.
Onur ERDOĞAN
18/04/2023