5.05.2023 10:14:00

Bülent TIRTIR

Otizme Dair (1)

Mavi Kalp mi yoksa Kırmızı Kalp mi?

İki sene önce ilk kez duyduğumuzda bize 54/1 rakamı verilmişti. Yani elli dört çocuktan biri. O gün ve o an ve o şartlar dahilinde ki bakış açımıza göre elli üç adet çocuğu ıskalamış ve elli dördüncüyü bulmuştuk. Şanslı aile bizdik!

54’te 1 ne demek bilmezsiniz siz. Müthiş bir şey. Konumuz bu değil ama.

2020 yılında her 54 çocuktan 1’i otistik olarak dünyaya gelmişti. 2021 rakamlarına göre oran 44/1’e düştü. 2022 ise bana göre artık çanların çalmaya başlaması gerektiğini hatırlatan bir rakam veriyor bize. 36/1 gerçekten geleceğimizi etkileyecek olan bu duruma karşı bir seferberlik hali almamız gerektiğini söylüyor.

 

 

2023 için ukalalık yaparak herhangi bir rakam veremem muhakkak, neticede kahin değilim. Lakin iki senelik engin tecrübemle yekten şunu söyleyebilirim. Mevcut "Otizm Eylem Planı" ne şu an uygulanabilirlilik açısından ne de geleceğe dair önlemler almak bakımından yeterli değildir. Otizm denilen geniş yelpazeye karşı yine geniş bir yelpaze olarak betimleyebileceğimiz tabir-i caizse ordu kurmamız gerekiyor. Neslimizin sağlıklı olarak devam etmesini sağlamak ve mevcut otistik çocukların normal gündelik yaşama ayak uydurması için bu işbirliği artık elzemdir.

Kısaca mevcut halden bahsedeyim biraz. Herhangi bir yaşında herhangi bir sebepten dolayı çocuğunuz otizm spektrum denilen havuza dahil oluyor. Tabii psikiyatrların çözemedikleri durumlarda da bu tanıya başvurmaları olası vaka. Yani bu çocuğun durumunu çözemedik bu da otistik, evet sıradaki gelsin lütfen tarzındaki bilimsel tanı. Daha sonra testler ve sonrasında rapor süreci sadece bir başlangıç. Tabi siz daha otizm nedir bilmiyorsunuz! Kimse size bir şey anlatmıyor ve haliyle internetten bilgi almaya çalışıyorsunuz bu da bilgi karmaşası ve akabinde fenalık geçirmek demek.

Durun daha yeni başladık!

Rapordan sonra asıl derdiniz başlayacak ki bu ülkece derdimiz olan şey; eğitim! Her kafadan farklı bir ses çıkacak ve siz deneme yanılma yöntemi ile ilerleyeceksiniz. Aradan ne kadar süre geçer bilmem ama fark edeceksiniz ki özel eğitim kurumlarının çoğu hatta tamamına yakını bizler için bir facia. Eğitmenlerden bahsetmiyorum bile. İnanın bana durumun ciddiyetini kavrayıp, kendini yetiştiren, konuya karşı her anlamda donanım sahibi olmak için çabalayan çok ama çok az kişi var. Yani otizm eğitim ve rehabilitasyonu için mevcut insan kaynağı potansiyeli yerlerde sürünüyor. İki sene içerisinde bu konuda gerçekten uğraşan ve mücadele eden iki insan tanıdım (tanımadıklarım eleştirilere dahil değildir) iyiki tanımışım diyorum. İkiside bakış açımızı değiştirdi.

Bu konu hakkında inanın o kadar çok eleştiri veya şikayet dolu cümleler kurabilirim ki değil okurken siz yazarken ben bile sıkılırım. Kaldı ki şikayet hiçbir şeyi düzeltmez ama bir kaç öneri belki akılda kalabilir.

Tekrarda fayda görüyorum, istatistik diyor ki çocuklarımız günden güne otizm denilen gruba ekleniyor ve bu gelecekte sağlıklı nesil oranımızı etkileyecek. Hesap edin ki iki çocuktan biri otistik olursa eğer ilkokulların hepsi rehabilitasyon merkezine dönecek. Durum bu kadar ciddi. Tabii sizlerde ciddiye alırsanız. 

 


TÜM YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.