9.03.2024 13:55:00

604

Duygu DAŞDEMİR

ŞAH’TAN ÖNCE, ŞAH’TAN SONRA

Dünya tarihine baktığımız zaman demokrasiden bağımsızlıktan özgürlüklerinden vazgeçen ülkelerin yaşadıklarını biraz gözlemleyip araştırınca demokrasi ve laiklikten neden vazgeçmememiz gerektiğini net göre biliriz . Yaşanmış gerçek bir hikayeyi sizinle paylaşmak istedim; ’’ Şah’tan önce İran Şah’tan sonra İran tarihi.’’

 

1985 yıllarında İran'da yaşanmış gerçek bir yaşam öyküsü

Ziba ile Muhammed üniversite yıllarında tanışmış, uzun süren bir arkadaşlık

Döneminden sonra yeni evlenmiş bir çifttir...

Muhammed, sığır ticaretiyle uğraşmakta,

Ziba ise bir özel hastanede hemşirelik yapmaktadır.

Bir aylık evli çift,

balayına çıkma planları yapmaktadırlar...

Muhammed, bütün formaliteleri yerine getirerek eşine ve kendisine on beş günlük bir balayı programı hazırlar...

Ve özel otomobilleriyle balaylarını geçirmek için Bender Abbas şehrine

hareket ederler...

Ziba ile Muhammed yaklaşık 600 km lık bir yol kat ederler.

İran devrim muhafızları Pasdar'lar kara yolu üzerinde araçları durdurarak

kimlik kontrolü yapmaktadırlar.

Ziba ile Muhammed'in araçlarını da durdururlar.

Ziba'dan evlilik cüzdanı istenir. Ziba çantasını karıştırır, valizlerine bakınır ama evlilik cüzdanı yoktur.

Cüzdanı evde unutmuştur.

Muhammed yeni evli olduklarını ve balayına gittiklerini devrim muhafızlarına

anlatmaya çalışır..

Devrim kuralları kesindir.

Evlilik cüzdanı olmayan kadın erkeğin yanında bulunuyor ise fahişedir. Cezalandırılmalıdır.

Ziba ile Muhammed evli olduklarına dair yeminler eder...

Yalvarırlar...

Nafile, Ziba Karakola götürülüp fahişe suçundan seri mahkemeye çıkartılacaktır.

Muhammed, "Evlerinin 600 km uzakta olduğunu müsade ederlerse karısıyla gidip evlilik cüzdanını getireceğini" söyler.

Devrim muhafızları Ziba'yi bırakmaz.

"Evlilik cüzdanını getir kadını götür.." denir..

Muhammed Evlilik cüzdanlarını almak için geri döner...

Şoke olmuştur.

Biran evvel eve gitmeli cüzdanı getirip karısını kurtarmalıdır..

Yollar uzadıkça uzar, viraja suratli giren Muhammed direksiyon hakimiyetini kaybederek


yol kenarındaki uçuruma yuvarlanır.. Kazadan üç dört saat sonra,
 


Muhammet ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılır..

Muhammed yoğun bakımda ölüm ile yaşam arasında gidip gelmektedir...

On beş gün şuursuzca yatar.

Kendine geldiğinde ilk Ziba'yi sorar. Kabus bitmemiştir.

Ziba canilerin elinde kalmıştır.

"Cüzdanı götürüp karımı kurtarmalıyım..." der.

Bu düşüncelerle hastaneden kaçar.

Evine gider...

Evlilik cüzdanlarını alır...

Ziba'yı alıkoyan karakola

gider...

-"Ziba nerde?... Evlilik cüzdanımı getirdim. Karımı serbest bırakın."

Buz gibi bir cevap alır....

"Seni bir hafta bekledik gelmeyince, kaçtığını düşündük, bu kadının fahişe olduğunu kabul ettik ve astık...."

Ziba'nin morgdaki cesedini Muhammed'e verirler..


Ve yine günümüzde başörtüsünü doğru bağlamadığı gerekçesiyle dövülerek öldürülen 22 yaşındaki Mahsa Amini gibi öldürülen on binlerce kadın.

Bizim tüm savaşlarımız toprak bütünlüğümüzü sağlamakla beraber aynı zamanda kadını eve kapatan, kadını karanlığa mahkum eden kötü zihniyete karşı da kazanılmış gerçek bir devrim savaşıdır.

Şimdi Cumhuriyetimize neden sıkı sıkıya sahip çıkmamız gerektiğini, aydınlığa bakan, ışıklı yol çizen vizyona her gün yeniden neden minnet duymalıyız daha iyi anlıyoruz…

Sevgiyle Kalın...


Mustafa Kaplan
5.10.2024 12:15:10
Okudum emin olun gözlerimden yaş geldi. Çok etkilendim. Her Türk insanı Atatürk'ü minnetle anmalı, Cumhuriyet ve Laikliği baş tacı yapmalı. Harika bir yazı, çok teşekkürler

TÜM YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.