30.05.2018 11:39:14

Yahya Karakurt

 
Var mı tarihte eşi benzeri,
Böylesi hazin bir veda
Döküldü  yaprak yaprak
Hazan mevsimiydi sanki
Asırlık çınar ağacı gibi
Devrildiler birer birer
Sarıkamış içinde…
 
Soğuktu hava, hem de çok
Rüzgar titrek titrek esiyordu.
Kar ve tipi donduruyordu dokunduğu ne varsa
Önce ağaçlar, sonra bedenler
Dondular birer birer,
Gelmişti Mehmet’in uykusu
Gözlerini açamıyordu, nasıl bir uykudaydı?
Sarılmak istedi arkadaşlar, ona can vermek için
Soğuktu bedenleri, ısıtamıyordu onları
Çare yoktu, soğuk daha da derine işliyordu
Ayaktan başladı, sırayla eller ve başa doğru.
Uykusu gelmişti sarılan gönüllerin,
Anladılar şehit olacaklarını…
Varacakları Allah’a
Okudular son dualarını,
Bir sevinçle kapadılar gözlerini.
Dondurdu Mehmetleri birer birer
Sarıkamış içinde…
 
Her biri bir yerden gelmişti.
Alışık değillerdi soğuğa,
Ayağında çarık, sırtında yazlık elbise,
Şiddetli soğuğunda kar ve buz içinde
Şahadet şerbetini içiyordu Mehmetler...
Ağıt yakıyordu tipiyle esen rüzgâr
Savaş vardı, düşmana değil havaya
Kimse vuramadı onları
Döküldü tek tek alınları öpülesi Mehmetler
Sarıkamış içinde…
Yahya Karakurt

TÜM YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.