11.05.2023 09:29:00

Bülent TIRTIR

Senin Seçimin

Senin seçimin beni pek ilgilendirmiyor işin açıkçası. İnan bana kime oy vereceğin senin sorunun, benim değil. Herkes kendi seçiminden sorumlu. Kimse iki üç kuru lafa, diline takılan seçim şarkısına oy vermiyor. Herkes kendi tarafında safları sıklaştırıyor ve hedefine her seçimin ürkek, acemi ve çekici bakiresi olan "Kararsızlar"ı alıyor. Esasen tüm söylenenler senin, benim için değil, onlar için.

Dolayısıyla sen ve ben mantıken  "etkisiz sayısal çoğunluk" olarak adlandırılıyoruz. Sayısal olarak çoğunluğumuz var ama yeterli gücümüz yok. Bir bardağa dolu denmesi için bir damla suya ihtiyacının olması halidir bu. Tavus kuşu gibi kabarmanın, rengarenk cümbüşle gövde gösterisi yapmanın tek sebebi bir türlü karar veremeyenlerdir. Ah o kararsızlar yok mu o kararsızlar. Beş senede bir ortalığı karıştırır sonra da hiç kabahatleri yokmuş gibi kenara çekiliverirler. Sonra da olan bize olur. Biz sabahlara kadar tartışıp dururken onlar işlerine güçlerine bakarlar.

Neyse ki ben kararsız değilim. Kararım uzun zamandır belli. Bu konuda gayet netim.

Hepimizin[W11]  belli bir siyasi düşüncesi ve çizgisi mevcut. O sınırları aşmak istemiyoruz, değişik fikirlere kapalıyız. Mevcut siyasi ideolojiler güncellenme kaygısından uzak bir şekilde hayatlarına bağnaz beyinlerimizde devam ediyorlar. Dogmalarla çivilenmiş beyinlerimiz bu işe hiç iyi gözle bakmıyor. Onun haricinde siyasi çizgide belli bir tutarlılıkta gerekiyor. Kırmızıçizgi olarak tarif edilen ana hatlarımızın etrafını ya saçma sapan şeylerle çeviriyoruz ya da çok katı sınır çekiyoruz. Kavgaya sebebiyet veren ana etken beyin uyuşturucusu bu bence.

Bunu aşmanın yolu var elbette.

Öncelikle kulaklarını tıkayıp, gözlerini kapatman gerekiyor. Sağduyunun ortaya çıkarak hayatını kolaylaştırmasını istiyorsan bilgi ve gürültü kirliliğinden uzak duracaksın. Kasetlere, belgesiz iddialara, ithamlara prim vermeyeceksin. Elalem ne der diyerek düşüncelerine ket vurmayacaksın. Yalnızca sen olacaksın. Ben'in soru sormasına olanak sağlayacak ortamı oluşturacaksın. 

Ve soracaksın;

  • Bugüne kadar kim ne taahhüt etti ve bunun ne kadarını gerçekleştirdi?
  • Kim ne taahhüt ediyor ve bunları gerçekleştirme oranı nedir?
  • Kim sadece proje sunuyor ve bunu nasıl yapacağını somut bir biçimde anlatıyor.
  • Kim, nasıl bir gelecek vizyonu sunuyor?
  • Beş sene sonra Türkiye daha müreffeh bir ülke mi olur yoksa kaybeden mi olur?

Kendine bu soruları sormanı tavsiye ederim. Sonrasında oyunu kime vereceğin tamamen senin bileceğin iş. Ben karışamam. Yeter ki daha önce olduğu gibi "Ellerim kırılsaydı da…" deme.

Seçim senin!

 


TÜM YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.