30.11.2021 11:44:57

Zuhal KİLER

Şikâyetim Var!

Şikâyetim var! İnsanlıktan, milletimden, herkesten şikâyetim var.

Ne oldu bu şanlı şerefli ülkenin insanlarına? Ne oldu Anadolu’nun bin yıllık esaret altında yaşayamayan, haksızlığa, zulme, riyaya, şerefsizliğe, haysiyetsizliğe boyun eğmeyen büyüklerine saygıda kusur etmeyen, küçüklerini koruyan, gözeten bu koca çınar millete ne oldu nasıl bu hale geldi? Nasıl bu hale geldik soruyorum ama cevabını bulamıyorum.

Ne oldu Anadolu’nun irfan medeniyetine nasıl değiştik. Biz iyi hasletleri olan insanların torunları değil miydik? Manevi mimarlarımız bin bir özveriyle asırlar boyunca dünyevi kirlerimizden temizlemek için uğraş vermediler mi, daimi beslemediler mi aklımızı, ruhumuzu tüm tahribat ve tahrifatlardan korumak için Anadolu’nun her ücra köşesine irşat ve inşamız için dergâhlar, medreseler yapmadılar mı? O mimarlar ki bu insanlığın  havası suyu gibi kutsal ve elzemlerdi.

Vazgeçtik onlardan öğretilerinden, düsturlarından vazgeçtik bin yıllık çınarı devirdik.

Âlim dedik kıymetsiz şahsiyetlere atıfta bulunduk âlimliği kirlettik, ilim dedik ne idüğü belirsiz dijital dünyalarda dolaştık ilmi kirlettik, cahilleştik dinle alakasız örfler adetler çıkardık, zamanla da kendimizde buna inanır olduk kanıksadık. Yaşantımızla, dini kuralların İslam ahlakının örtüşmemesine vesile olduk.

İdeolojik sapkınlar, şahsi çıkarları adına fetva veren tatlı dilli hocalar, ahlaki sükut etmiş dedeler, babalar, dini kullanarak rant sağlayan esnaflar siyasetçiler peydah oldular. Hayatımızın her alanını kaplayan zehirli sarmaşıklar ördük. El ele verdik ve bin yıllık çınarı yıktık hadi bir yerlerimize kına yakalım. Biz bizi öldürdük düşmana gerek kalmadan hem de canice, vahşice öldürdük. O küçücük bedenlerin yaşamalarına izin vermedik neslimizi kalplerinden vurduk.

Cömertçe yok ettik. Anadolu’nun o eşsiz erenlerine baltayı vururken bir daha yetişmemesi adına sanki söz verdik. Yöneteniyle, yönetileniyle koca bir milletin manevi dünyasını yıktık geçtik. Ahlakı, adaleti, merhameti, hoşgörüyü, saygıyı, vicdanı kaybettik bunları öncelleyen hayat felsefemizi tekrar kazanamazsak çok büyük bedeller ödeyeceğiz. Dilimin varmadığı kalemimin yazmaya esef duyduğu dedenin, babanın çocuğuna kötü gözle baktığı insanlıktan nasibini almamış insan demeye utandığımız mahlûklar daha da türeyecek. Rantçılar, fırsatçılar, felaket tüccarları türeyecek de türeyecek. Sapkınlığın nirvanasına çıktılar ve geçmişinden ders almayan tarihinden bir haber olan bu millet daha çok bedel ödeyecek.

Yeter artık kalk ey insanlık fıtratına dön bu ağıtlar son bulsun bir masum bebeğin, bir kız çocuğunun daha kanı dökülmesin. Nuh (a.s)oğlu Yafes’e ettiği duasına kulak verin.’’Neslin tüm cihana yayılsın, hayırlı bir millet olsun, adı her yerde duyulsun, dünya durdukça da var olsun.’’ Evet, TÜRK milleti ilk atanın duası buyken senin ne zaman şirazen kaydı?

Unuttun mu ataların bin yıl bu topraklarda bütün içtimai hayatta adaletle, şefkatle namuslarıyla ilmek ilmek işlediler. GAZALİLER, ARABÎLER, NAKŞİBENDLER, BEKTAŞİLER. YUNUS EMRELER, TAPTUK EMRELER, ARVASİLER, EMİR KÜLALLER…

Küstüler...
Terk ettiler..

Tasavvuf güncesinde dediği gibi ‘’İnsanları terbiye eden iki türlü yol vardır. Biri şevk –ı muhkem, yani esaslı ve coşkun sevgi. Diğeri de sille-i Huda. Yani, Allah’ın bir vesile ile vurduğu tokat. Cenabı-ı Hak, cümlemizi kendi sevgisi ile yola getirsin. Celali ve gazabı ile değil.’’

 Elimizden kayan giden ecdadımızın kültürüne tekrar yeniden sahip olmamız dileğiyle.


TÜM YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.