Siyasetin Geciktirdiği, Halkın Bedelini Ödediği Hak
Türkiye’nin sosyal güvenlik tarihinde EYT kadar siyasetin gölgesinde bırakılmış, yıllarca görmezden gelinmiş çok az konu vardır. Milyonlarca yurttaşı doğrudan ilgilendiren bu mesele, teknik bir düzenleme gibi sunulsa da, aslında uzun süredir bir hak gaspının politik adı olarak karşımızda durmaktadır.
EYT’liler bir gecede ortaya çıkmadı. Bu insanlar; yıllarca çalışmış, primlerini eksiksiz ödemiş, devletin kendi eliyle koyduğu şartları tamamlamış bireyler. Ancak siyasi tercihler, ekonomik hesaplar ve ertelenen reformlar yüzünden, hak ettikleri emeklilik bir türlü teslim edilmedi.
Her hükümet döneminde aynı tablo:
“Bütçe kaldırmaz.”
“Ek yük oluşur.”
“Zamanı değil.”
Peki aynı gerekçeler, başka harcamalarda niçin hatırlanmadı? Kamu kaynakları dağıtılırken, israf tartışmaları büyürken, milyonlarca insanın yıllarca bekletilmesi neden makul görüldü? Çünkü EYT, yıllardır ekonomik bir veri değil, politik bir araç olarak kullanıldı.
Bugün sokaktaki en sade vatandaş bile şunu söylüyor:
“Madem yıllarca prim ödedik, neden emekli olamıyoruz?”
Bu soru yalnızca EYT’lilerin değil, devlet-vatandaş ilişkisinin de turnusol kâğıdıdır. Çünkü bir devlet verdiği sözün arkasında durmuyorsa, sosyal güvenlik sistemi bir matematik hesabından çıkar, siyasi güven krizine dönüşür.
EYT meselesi tam da budur:
Bir güven krizinin görünür hale gelmiş hali.
Siyaset kurumuna düşen ise çok açık:
Bu krizi büyütmek değil, çözmektir.
Hak edilmiş bir emekliliği “lütuf” gibi sunan dil, artık miadını doldurmuştur.
Bugün EYT düzenlemesine destek vermek;
sosyal devlet ilkesini savunmaktır,
emekçinin değerini teslim etmektir,
ve en önemlisi, siyasi geciktirmelerin faturası yine vatandaşa kesilmesin diye ses yükseltmektir.
EYT, ertelenemez.
Çünkü konu emeklilik değil; konu adalettir.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.