TESADÜF MÜ..? TEVAFUK MU..?
2014 yılının Temmuz ayıydı..
Amasya Hattat Hamdullah İmam Hatip Ortaokulunda, öğretmen olarak, görev yapıyordum..
Kızım, Çorum Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden mezun olmuştu..
Mezuniyet sonrasında kitap ve eşya kabilinden epeyce bir miktar, eşyaları vardı..
Kızıma yardımcı olması için ondan 3 yaş küçük olan kardeşi Yavuz Selimi Çoruma, ablasının yanına gönderdim...
Abla kardeş eşyaları, birlikte bir güzel toparlamışlar..
Karton ve valizlerden oluşan epeyce, eşyaları olmuş...
Eşyaları apartmanın önüne çıkartmışlar ve taksi çağırmayı düşünmüşler...
Şimdi biz onları Çorumda bırakıp, Amasya'ya dönelim..
Eşim ile birlikte market alışverişini yapıp, evimize dönüyorduk..
Yolda bir elinde valiz, öteki elinde tekerlekli bavul ile zar - zor yürüyen, genç bir kıza tesadüf ettik...
Kızın yanıbaşında durakladım..
-Kızım sen öğrencisin galiba, dedim..
-Evet, amca dedi..
-Nereye gitmeye çalışıyorsun, dedim..
-KYK öğrenci yurduna, dedi..
-Kızım seni biz götürelim, dedim...
-Mahçup bir ifadeyle zahmet olmaz mı, dedi..
-Zahmette rahmet vardır, dedim..
Arabadan indim kızın bavulunu, kendi ellerimle arabama yerleştirdim..
Bavulu çok büyüktü, belki de kızdan daha ağırcaydı..
-İyi ki durmuşum zavallı çocuk bu yükün altında ezilecekti dedim, kendi kendime...
Onu yurda götürürken, Çorumdaki kendi çocuklarımı düşündüm, hep...
Ve sonra,
-Benim kızım bu gariban kızdan daha şanslı dedim, içimden...
-Çünkü onun yanında aslan gibi bir erkek kardeşi var, diyerek kendi kendimi teselli ettim..
Ve kızcağızı yurda
bıraktık ...
Kız bize şöyle, dua etti..
-Amca ve teyze Allah sizden razı olsun ne muradınız varsa versin, dedi..
Ve sonrasında akşam olmadan, bizim evlatlar Çorumdan döndüler..
Kendilerine sordum..
-Bu kadar yükü ikametinizden garaja kadar, nasıl taşıdınız...
Cevap çok enteresan...
-Baba, dediler...
-Eşyalarımızı tam evin önüne çıkardık..
-Tam taksi çağıracaktık ki beyaz bir Broadway araba, yanımızda durdu..
Bize,
-Çocuklar nereye gidiyorsunuz diye, sordu..
-Biz de garajlara diyerek, cevap verdik..
Sonra,
-Sizi ben götüreyim, dedi..
Adam arabasından inerek kitap kartonlarını bavul ve valizleri, kendi elleriyle arabasına yerleştirdi..
Adam yolculuk esnasında çocuklara hangi okulu bitirdiniz, diye sordu..
-Kızım, İlahiyat fakültesini bitirdim, dedi..
-Oğlum ben de Eğitim fakültesi, Dikap okudum dedi..
Adam şöyle dedi;
-Çocuklar ben de yıllar öncesinde sizinle, aynı fakülteden mezun oldmuştum ..
-Şimdi burada Din Kültürü ve Ahlâk bilgisi öğretmeniyim, dedi..
Çocuklar;
-Ne tevafuk ki bizim babamız da Amasya'da Din Kültürü ve Ahlak bilgisi öğretmenidir, dediler..
Çok sağolsun hiç tanımadığımız bir meslektaşımız çocuklarımızı, garajlara kadar götürüp uğurlamış....
Çocuklar bu olayı anlattıktan sonra, sordum...
-Beyaz Broadway sizi hangi saatlerde, kapının önünden aldı..
Çocuklar;
-Öğleden sonra saat onbeş yani 3 gibiydi, dediler...
Ve çocuklarıma şöyle dedim..
-Evladım anneniz ve ben hemen hemen aynı saatlerde, taşıdığı yükün altında neredeyse ezilen bir kız öğrenciyi arabamızla, KYK öğrenci yurduna kadar bıraktık...
Meğer ki Rabbi teala bizi bir gariban kız çocuğuna yardım etmekle görevlendirmiş iken yine aynı saatlerde, başka bir şehirde hiç tanımadığımız bir meslektaşımızı bizim evlatlarımızı taşımakla, görevlendirmiş...
Adeta filim senaryosunu andıran bu olayı ; kurgulayan, yazan, yöneten, sevk ve idare eden, bir yönetmen, (ALLAH ) Var mıdır, yok mudur sizce..
Birbirine benzeyen bu iki olay, hemen hemen aynı saatlerde, farklı iki şehirde tesadüfen, kendi kendine olabilir mi...
Elbette ki olamaz..
Kainatta tesadüf değil, Tevafuk vardır..
Yani Allahın her şeyi yerli yerinde bir düzen ve nizam içerisinde yaratması, yönetmesi sevk ve idare etmesi vardır..
Her bir işler Halıkındır,
Kul eliyle işlenir...
Hak Teala emretmezse, sanma bir çöp depreşir..
Zekeriya Şahin..
Emekli Öğretmen, Samsun...
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.