UMMANDA ZERRE Mİ? ATEŞTE KIVILCIM MI?
Tüm hikaye iblisin ‘adem’e olan kibiriyle başladı. Ben dedi. Bu savaşı ben başlattım ben kazanacağım. Allah’ı bilen, ona boyun eğen ilim sahibi meleklerin hocası iblis Allah’ın emrini dinlemedi, Adem’e secde etmedi. İlk insanla başlayan mücadelesinin son insana kadar devam ettireceğine söz verdi.
Son zamanlarda ülkemizde yaşanılan vahşet dolu haberler malum. İblis çeteleri hocalarına yakışan şekilde bu savaşı kazanmak için vicdana sığmayacak işler yapıyorlar. Bizlerde sadece şiddetle kınıyoruz. Hayvanlara, insanlara, doğaya yapılan tüm kötülüklere karşı yapabildiğimiz tek şey o tarafta olmadığımızı belli etmek adına birkaç story paylaşmak. Biraraya geldiğimizde ‘Ah! Nasıl bir zamana geldik?‘ diye başlayan serzenişlerde bulunuyoruz sonrasında yine kendi hayat koşturmamıza dönüyoruz. ‘Ben ne yapabilirim ki? Yönetenler düşünsün!’ demek vicdanımıza anlık rahatlık veriyor.
Bulunduğumuz konum, sahip olduğumuz sıfatlar çemberinde inanın hepimizin yapacak çok şeyi var. İblis çeteleri nasıl işlerini bu kadar iyi yapıyorsa bizde insanlık vasıflarımızı parlatarak, yaptığımız her işin hakkını vererek bu savaşı onların kazanmasına izin vermeyeceğiz. Ateş ne kadar büyük olursa olsun kabımızı doldurup taşıyabildiğimiz kadar su taşıyacağız.
Benim arabam, benim çocuğum, benim statüm demekten vazgeçerek başlayacağız. Ne dedik hikaye benlik davasıyla başlıyor. Daha duyarlı insanlar olacağız. Etrafımıza bakacağız. ‘Aman bana bulaşmasın!’ demekten vazgeçeceğiz. Hangi meslek sahibi olursak olalım hakkını vereceğiz. İçimizde ki o güzel iyilik cevherini parlatmak için ne gerekirse yapacağız. Bir Kızılderili atasözü vardır:
‘Bir çivi bir nalı, bir nal bir atı, bir at bir komutanı, bir komutan bir orduyu, bir ordu bir devleti kurtarır.’
İster çivi olun ister komutan… Yaptığınız her işin hakkını verin yeter. İblis ordusuna inat karşılık beklemeden avucunuzda ki tüm iyilikleri saçın etrafınıza. Bu kadar kötülük ortaya çıktıysa artık iyinin görünme vakti gelmiştir. Sevmek, tebessüm etmek, teşekkür etmek, iyi günler dilemek hiç te zor bir iş değil. Küçük ama içten adımlarla başlamak lazım. Sistemin en küçük yapı taşı birey, toplumun en küçük birimi ailedir. Kendimizden başlayacağız işe. Daha sonra ailemizden. Biz parlarsak emanetçisi olduğumuz tüm sıfatlar parlar. Biz parlarsak bu millet parlar.
Umutsuzluğa yer yok çünkü umut biziz. Umut ederek tüm gayretimizle iblislerin karşısında yer almaya devam edeceğiz. Hep kötülükler konuşuluyor şimdi onları susturma vakti. Bunu yapabilme gücü inanın hepimizde var. Unuttuğumuz güzellikleri hatırlamamız gerek sadece. Kapı komşumuzla bir çay içmeye, fırından ekmek alırken bir tane de askıya koymaya, tebessüm etmeye, özür dilemeye, hasta ziyaret etmeye… İyilik yapmanın iyileştirici gücünü kullanmaya.
Akraba akreptir, kendini sev, en kıymetli sensin, hayata bir kere geldin gibi modern çağın konuyu saptırarak bize dayattığı bu öğretileri bir kenara atma vakti geldi. Soframızı paylaşma, boş kaplardaki suları doldurma, hatır gönül sorma zamanı şimdi. Evlatlarımızın akademik başarıları için övünmeyi bırakıp sosyal becerilerini geliştirmelerini sağlama vakti. Hangi okulu kazandıklarına o kadar odaklandık ki bunu başarırken hangi insani değerleri kaybettiğini ya da kazanamadığını görmez olduk. Özel öğretmenlerden çok özel olarak ilgilenmeye ihtiyaçları olduğunu unuttuk. Modayı yakalayıp kimseden geri kalmaması adına fazla mesai yaparak ayakkabılar aldık ama evlatlarımızla bir akşam yemeği softasında oturup konuşamaz olduk. Odasına kapanan çocuklara ergenlik dönemi diyerek sustuk ne ile ilgilendiğine aslında neye ihtiyacı olduğuna bakmaz olduk. Dünyada ki var olma çabasına destek sağladık ama ruhunun ışıklarını söndürdük. Hayırlı evlat olsun, hayırlı bir evim olsun , hayırlı bir işim olsun dedik peki biz ne kadar hayırlı olduk.
Şimdi adem olma vaktidir. Benim diyen iblisle savaşma vaktidir. Çok uzakta değil önce kendi içimizdeki ile savaşacağız. İyi olan her ne kadar duygumuz kaldıysa hepsini toplayacağız. Savuracağız tüm dünyaya… Zerre de olsak birleşip umman olacağız. Söndüreceğiz yanan iblis ateşlerini. Ulaşabildiğimiz yere kadar koşacağız. Evet bu dünyaya bir kere geldik. Hepimizin bir görevi var. Görevini bitirenin yolculuğuda bitiyor. Başını iki elinin arasına al ve düşün. Ne yapabilirim? Umman da bir zerre mi olacaksın? Ateşte bir kıvılcım mı? Tarafını seç. İşte şimdi başlıyor senin hikayen…