Aynur YAVUZ

Tarih: 22.09.2024 15:33

Ve Sır Çözüldü…

Facebook Twitter Linked-in

 

Ve Sır Çözüldü… 

21 Ağustos’ta kaybolan 8 Eylül’de derede cansız bedeni bulunan Narin Güran cinayetinde sonlara gelindi.


Medyadan kan donduran cinayeti Tüm Türkiye nefeslerini tutarak izledi. Narin cinayetini Türkiye dışında dünya basını takip etti hatta aylardır Filistin’de bebek, çocuk, kadın, yaşlı, masum demeden soykırım yapan katil İsrail’in internet haber sitesi bile yalan yanlış haberler yaparak hükümete saldırdı.

Narin daha 8 yaşında hayat dolu bir çocuktu. Adı ile müsemma, hemen kırılacakmış gibi ince yapılı bir kızdı. İncecik boynu vicdansız, katil amcanın elinde kırıldı gitti.
Günlerce yazıldı çizildi, Narinin üzerinden çeşitli komplo teorileri üretildi.
Ölen bir çocuktu lakin bu çocuğun ölümünü herkes kullandı.
Nasıl mı?


Yalan ve iftira ile yayın yapmakta ünlü bazı yayın kanalları bu vahşeti hükümete yıkmaya çalıştı.
Hatta öyle ileri gittiler ki, milletvekilini bile zan altında bırakarak katillerle birlikte hareket etmiş gibi göstermeye çalıştılar.


Kuran Kurslarına saldırdılar İmamı sapık, pornocu diye kamuoyuna lanse ettiler. Cemaatlere, tarikatlara saldırdılar olayı Hizbullah’a bağladılar.
Senaryoyu öyle abarttılar ki, evlerinin altında silahlarla dolu gizli bir tünel var ve Narin bunları gördüğü için abisi tarafından öldürüldü diye açıklamalarda bulundular.
İsrail medyası aylardır Filistin’de, Gazze’de öldürdüğü binlerce on binlerce masumu unutmuş, Narin cinayetini hükümete yıkmanın peşinde.


Katil Siyonistler bombaladıkları, aç bıraktıkları, evlerinden yurtlarından ettikleri onca masumun kanı ile dünyanın gözleri önünde soykırım yaparken, hiçbir şey olmamış gibi Türkiye Cumhuriyeti devletine aba altından sopa göstermeye çalıştılar. “Siz kimsiniz katil sürüleri önce dönüp bir aynaya bakın “diyen milyarlarca insana rağmen.


Oysa hayattan koparılan, incecik bedeni günlerce derede kendinden büyük taşın altında kalan adı gibi Narin bir kız vardı ve hunharca bir cinayete kurban gitmişti. Ailesi başta olmak üzere akrabaları, köy halkı, günlerce hedef şaşırttılar. Narinin cansız bedeni bulunmasın diye emniyet güçlerini yanlış bilgilendirdiler.

Olaylara parça parça değil de bir bütün olarak bakıldığında, aile içerisinde bir cinayet olduğu hemen belli oluyordu. Çünkü aile birlik olmuş ser verip sır vermemekte direniyordu feryat figanları tatmin edici değil, kalplerinin derinliklerinden gelmiyordu yapmacıktı.
Bu küçük yavru görmemesi gereken bir olaya şahit olmuş kanaati bende günler önce vuku bulmuştu. Hele amca tutuklandıktan sonra kesin dedim annesi ile amcanın arasında uygunsuz bir ilişki var ve bunu Narin de gördü.


Hisselerim beni yanıltmadı.
Tanık Bahtiyarın son ifadesi bunu doğruladı. Olurda hislerim beni yanıltır, kul hakkına girerim diye bu konu aydınlanana kadar sustum yazıp çizmedim.

Evet, Narin Amcası ile annesinin ahlaksız ilişkilerine tanık olmuştu bu şahitlik Narinin sonunu getirdi. Ağabeyinin hanımına, yengesine göz koyacak kadar ahlak yoksunu bir amcaya katil libası da uydu elbette.
İğrençlikleri ortalığa saçılacak endişesi ile küçücük çocuğu boğarak nefessiz bırakıp hayattan koparmak bu ahlaksız vicdansız adama zor gelmemiştir.
Peki ya vicdansız annesi!.


Anne dediği kadın yasak ilişkisi ortaya çıkacak korkusu ile yavrusunu katilin ellerine teslim etmiş. Narin can havliyle çırpınırken, ağzından köpükler saçılırken nasıl dayanmış, hiç mi yüreği acımamış bir anne bir kadın olarak anlamam mümkün değil.
Ben bu satırları yazarken kalbim sıkışıyor.
Narinin çırpınışı gözümün önüne geliyor, belki elleri ile amcasının ellerine sarılıyor, yalvaran gözlerle katiline bakıyor.


Anası olacak kadın bilemiyorum belki cinayet işlenen odada, belki de yan odada, cinayeti görmese de Narinin çığlıklarını duyuyor. Kediler, yavrusunu korumak için köpeklerin üzerine atlıyorken, köpekler yavrusu için kendinden büyüklere saldırırken hayvan bile yavrusunu korumak için canını verirken sen nasıl bir anasın? Kayınbirader adı üstünde kardeş demektir.
Eşini kardeşi ile aldatan bir kadında, analık merhameti, sevgisi aramak beyhude benimkisi de soru mu yani…


Aile fertlerinin en azından birkaçının bu iğrenç kokuşmuş ilişkiden haberi vardı diye düşünüyorum.
Narinin kaybolduğu ilk günlerde halanın verdiği beyanat tamamen hedef saptırmaydı. Halanın bal gibide haberi vardı bu zinadan. Sırf bu yüzden direk Kuran kursunu ve İmamı suçladı. Narin en son Kuran Kursunda görülmüş, Narinin kaybolmasından imam sorumludur diyerek imamı hedef tahtasına oturttu. Ardından imam içinde bir sürü iğrenç senaryolar üretildi ve Kuran kursları kapatılsın sesleri ayyuka yükseldi.

Son zamanlarda çok üzücüdür ki; zarafet ve nezahetten (ahlak temizliği) nasibi, olmayan, hiçbir manevi değeri takmayan, her canının istediğini ortam ne olursa olsun yapan, günahları hiçe sayan, pisliğini pislikle kapatan böyle insan denmeyecek mahlukların sayısı çoğaldı.
İnsanı insan yapan milletleri millet yapan değerleridir. İnsanlar değerlerini kaybettikleri zaman görüldüğü üzere sapkınlıklar, zinalar ve masum bir çocuğu öldürecek kadar gözü dönmüş caniliğe dönüşebiliyor.


İnsan görünümlü bu yaratıklar işkence altında inim inim inleyerek ölmeyi hak ediyorlar. Bir kere değil yaşadıkları her gün defalarca ölüp ölüp dirilmeleri gerekiyor. Tıpkı cehennemde kor ateşte yanıp eriyip tekrar tekrar yanmaları gibi.


Ben idam gelmeli diyorum bunları cezaevlerinde onurlu mahkumların ellerine bırakmadan sallandırmalı ki alem-i ibret olsun. Yoksa küçücük yaşlarında hayattan koparılan Eylüller, Leylalar, Müslimeler ve Narinler bitmez küçücük çocuklar sapıkların sadistlerin katillerin hedefi olur.
Narinin katillerinin en ağır cezaya çarptırılmaları umuduyla
#Narinlerölmesin
Selam ve dua ile
Aynur YAVUZ


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —