Kim demiş paranın edebiyatla ilgisi yok diye?
Bugün kalem dediğin, kâğıda değil; dövize, borsaya, arsaya sürülüyor artık.
Şiir mi yazacaksın? Önce kiranı öde.
Roman mı hayal ediyorsun? Önce elektrik faturanı yatır.
Deneme mi? O, doğalgazdan sonra...
Fakir adamın derdi dizinde değil ki dizelerinde olsun.
Halkın içinden çıkıp halkın diliyle konuşan şairler vardı bir zamanlar.
Şimdi halkın dili... yalnızca fatura, fiş, borç bildirimi.
Edebiyat mı?
O artık rezidans balkonundan yazılıyor:
“Bu sabah kahvemi Boğaz’a karşı içerken düşündüm: Hayatın anlamı nedir?”
Ah be abla... Senin düşündüğün hayat, bizim ancak sabah işe giderken ayakta hayal ettiğimiz bir lüks.
O kahve, bizim iki günlük yevmiye.
Bir zamanlar ‘Fakirname’ler vardı...
Açlığın, yokluğun edebiyatla dile geldiği metinler.
Şimdi ‘Zenginname’ler revaçta:
"İsviçre Alpleri’nde içime dolan huzur",
"Yat’ta yazdığım roman",
"Organik tarımla iç içe hayat"
– İyi de, bizim tencere hâlâ boş kardeşim!
Fakir yazamaz diyorlar, doğru.
Çünkü kalem artık aktüel değil, elit oldu.
Kâğıt zamlandı, mürekkep dolar kuruyla yarışıyor.
Ama en pahalısı, yazacak ilhamı bulmak.
O da karın doyunca geliyor, ne yazık ki...
Kimi diyor ki, “Yoksulluk da nimettir.”
Eyvallah.
Ama bu nimetin sadece zenginlerin dilinde dolaşması garip değil mi?
Fakir sabretmeli... diyorlar.
Peki zengin neden şükretmiyor?
Sabır fakirin, şükür zenginin imtihanıysa...
Bu imtihanda neden sadece biri ter döküyor?
İşte mesele burada:
Edebiyat sadece edebî olmakla yetinmiyor artık.
Edebiyatın da cebi var.
Ve ne acıdır ki... o cepte para yoksa kelâm da olmuyor.
Eskiden bir lokma bir hırka yeterdi şaire.
Şimdi o hırka vintage oldu, lokma ise butik restoranda 380 TL.
Modern şiirin mısrası şöyle:
"Kredi kartına üç taksit yapar mısınız?"
Ama neylersin dostum…
Zengin yazdığına "içsel keşif" denir,
Fakir yazdığına "dert yanmış" derler.
Zengin depresyona girer,
Fakir bunalıma düşer.
Zengin susar: Derinlik.
Fakir susar: Umutsuzluk.
Oysa fakir de yazmak ister.
Ama kalemi eline almadan önce
bir bakkala, bir fırına, bir de Allah’a uğrar.
Çünkü bilir:
"Harf açtırmaz mideye düşen açlık."
Ama unutmasınlar...
Bir gün olur da şu halk ayağa kalkarsa,
belki de en sağlam romanı fakirler yazar.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.