21.02.2020 18:29:02

Dinçay DOĞAR

Zor Bir Coğrafyanın Tarihi Çocuklarıyız

Amerika binlerce kilometre öteden gelip burnumuzun dibindeki Irak’ı yekle yeksan etmişse,

Suriye’yi perişan etmişse, İran’ı karıştırmaya çalışıyorsa, Kuzey Afrika ülkelerine Arap Baharı adı altında ayar vermişse, Mısır’ın başına Sisi denen diktatörü yerleştirmişse  “Bizim Suriye’de ne işimiz var” deme lüksümüz yoktur.

Mahalle’de yangın varsa bize sıçramaz diye rahat olamayız. Sıçramasa bile közüne karşı uyanık olmalıyız. Ortadoğu tarihin her döneminde sönmemiş volkan olmuştur.

ABD’nin Ortadoğu’da ne işi var gibi basit sorgulamaya girebiliyorsak, Suriye’de niye olmalıyız sorusunun da cevabını da buradaki ülkeler gibi irdelemek, cevabını arayıp bulmak zorundayız.

Bu günlerde iktidarı ve muhalefeti ile siyasi cenaha karşı bugünlere nasıl gelindi sorgulamalarında birlik ve beraberliği örseleyecek eleştiri hakkınızı saklı tutmalısınız.

Sorgulama ve eleştirme hakkınızı normal ve yerinde olması gereken hak olarak karşılarım. 

Bu konuda düne dair çok tartışılacak diplomatik hatalar var.

Ama bugünler bu hataları tartışacağımız günler değil.

Neden değil?

Yugoslavya’da, Tunus’ta, Fas’ta, Mısır’da, Libya’da, Cezayir’de, Irak’ta, Suriye’de neler olduğunu biliyorsanız, birazcık dünya ve ülke gündemine vakıfsanız, ilginiz varsa “Bizim Suriye’de ne işimiz var diyemeyiz”…

Bölgedeki kaos dünün bugünün işi değil.

Yahudilerin kutsal kitabı Tevrat’ta geçen Arz’ı Mev’ud (kutsal topraklar) Mısır’daki Nil nehrinden Anadolu’daki Fırat nehri arasında kalan ve Tanrı tarafından Yahudilere vadedilmiş topraklar, yani yine Tevrat’ta yazılanlara göre Kenan Diyarıdır.

Kenan Ülkesi veya Kenan Diyarı Ürdün’deki Şeria Nehri'nin batısındaki Antik Filistin topraklarına İbrahimî dinî metinlerde verilen isim ve bu bölge günümüzdeki İsrail, Filistin ve Lübnan toprakları ile Ürdün, Mısır ve Suriye'nin kıyı kesimlerini, Anadolu’da Güneydoğu Anadolu’nun büyük bir kısmını kapsamaktadır.

Bu toprakları ele geçirme ve büyük bir İsrail Devleti kurma planlarına da Arz-ı Mev’ud planı denir.

ABD, İsrail’in bir numaralı hamisi, güçlü ittifakıdır.

Çünkü ABD’yi İsrail lobisi (sermayesi) yönetir.

Ortadoğu’da dökülen kanın ilk iki müsebbibi ABD ve İsrail’dir.

İkinci sebebi cehalettir.

Üçüncüsü milletleşememiş Arap kültürüdür.

Dördüncü sebebi mezhep çatışmalarıdır.

Ve bunlar gibi daha bir sürü sebebi vardır.

Kısa adlarıyla BOP (Büyük Ortadoğu Projesi)  ve bir sonraki aşaması GEBOP (Genişletilmiş Büyük Ortadoğu Projesi) hemen burnumuzun dibindeki ve topraklarımızın bir kısmında adım adım ilerleyen plan çerçevesinde “Büyük İsrail Devletini Büyük Kürdistan Devletini” kurmak istenmektedir.

Emperyalist ülke derin ABD için ne İsrail’in ne de Kürdistan’ın bölgedeki enerji kaynakları kadar değeri yoktur ama o enerji kaynaklarını sömürmesi için onlara ihtiyacı vardır.

Bununla birlikte ABD’nin binlerce km öteden idare edeceği/sömüreceği coğrafya da güçlü bir İran’a ve güçlü bir Türkiye’ye de takıntısı vardır.

BOP VE GEBOP gereği küçükten büyüğe, zayıftan kuvvetliye dizininde Irak, kuzey Afrika ülkeleri, Suriye’den sonra hedef önce İran, sonra Türkiye olacaktır.

Rusya ise ilerideki söz hakkı ve menfaati için ileride enerji koridorlarından biri olacak olan Lazkiye’ye hattına yerleştiğinden ABD’nin Fırat’ın doğusuna yerleşmesine ve burada Kürt ve İsrail devleti kurulma planlarına göz yumdu.

Kısacası ABD’nin, İsrail’in ve Rusya’nın menfaati için Türkiye’nin güneyindeki uzun koridorda Irak, İran, Suriye ve Türkiye’nin BOP ve GEBOP dâhilinde çok parçalı devletler haline getirilerek küçülmesi gerekmektedir.

Ve bu ülkeler bu yüzden de cambaza bak cambaza misali kendi iç meseleleri ile oyalanarak bölgede inisiyatif alma refleksleri, gerek mezhep çatışmaları, gerekse sağ sol çatışmaları, gerek inanç kavramında ötekileştirmeler-çelişkiler yaşatılması ve gerekse terörist eylemler ile olası atak reflekslerinin zafiyete uğratılması gerekmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti coğrafyaya 600 yıl gibi uzun süre hükmeden Osmanlı Devletinin bakiyesinin neticesinde emperyalizme karşı mücadele ederek kurulmuş bir devlettir.

Sınırlarının dışında Bosna’dan Sibirya’ya İran’dan Irak’a, Mısır’dan Filistin’e, Yemen’e Hicaz’a, Çin’e kadar birçok bölge ülkesinde “Hassasiyeti, duygusallığı, kalbî, ırkî, mezhebî, millî ve feodal bağlantıları ve bu bağlantıların ülke içinde dinamikleri vardır.”

Bu yüzden Türkiye ne Bosna’da, ne Suriye’de, ne Irak’ta, ne İran’da, ne Güney Azerbaycan’da (Kuzey İran) gelişen olaylara bana ne diyemez.

Ve bu yüzden Türkiye girdiği Suriye’de ileride olacak gelişmelerin masasında inisiyatif koyması için girdiği Suriye’den çıkamaz, Çin’deki Uygur Türklerinin uğradığı mezalime de sessiz kalamaz…

Zor bir coğrafyanın ve bana ne geçmişten diyemeyeceğiz tarihin çocuklarıyız.

Bu yüzden önce sağduyu sahibi olmak, çok okumak, çok bilmek ve siyaseti balıkçı dövüşü yapan siyasetçilere bırakmayacak kadar da gerçeklerimiz karşısında dayanışma/birlik içinde olmalıyız.


TÜM YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.