Mehmet ERDİL

Tarih: 13.08.2025 09:20

Okul Müdürlerimiz Japon Olsun

Facebook Twitter Linked-in

Okul Müdürlerimiz Japon Olsun

Misal; şimdi bizim Milli Eğitim Bakanlığımız, Beylikdüzü Yaşar Acar Fen Lisesi’ne müdür olarak bir profesörü atar mı?

Ben söyleyeyim, mümkün değil!

Bizim profesörler kazan kaldırır, itiraz ederler, atanana baskı yaparlar, atamayı kınarlar, kabul etmezler, söylenirler.
“İktidar şimdi de ilmi ayaklar altına mı alıyor!” derler.
“Bizi attan indirip eşeğe mi bindirmek istiyor?” diye çıkışırlar.

Ama milletimizin çoğu, Fransa’nın isteğiyle bizim Bakanlığımızın Galatasaray Lisesi’ne müdür olarak yıllardır hep bir Türk profesörü atadığını bilmiyor tabii.

Peki bu konuda neden; hiçbir aydınımızın, basınımızın, Türk Tabipler Birliği’nin, sol sendikaların, sosyal medyanın, muhalif parti liderlerinin, yazar ve çizerlerin bu işe sesleri çıkmadı ve çıkmıyor, dersiniz?
Çünkü o Fransa! Fransa olunca normal! Bizde olmaz! Biz kimiz ki! Ah bu kompleks!

Allah’tan bizim liselerin böyle bir talebi yok! Onlar gibi öğrencisine kıymet verme anlamında iş başına bir profesör getirme zihniyeti olmayınca, bu zamana kadar hiç gündeme gelmemiş oldu, gelmez de, getirmezler de!

Hatta, devlete kılıç sallayan ve ihraç edilen 5 teğmene sahip çıkan Hadise’ye bile; “Bir profesörün işi yok da liseye müdür mü olsun!” diye beyanat bile verdirir bunlar!

Ha o okula, profesörün kendisi değil, ismi verilir bak! Ona diyeceğim yok! Ona kimse bir şey demez! Çokça var zaten, buyrun buradan duyun:
Prof. Dr. Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler Lisesi.
Prof. Dr. Nabi Avcı Fen Lisesi.
Prof. Dr. Fuat Sezgin Fen Lisesi.

Biz binaya, ünvana önem verirken, onlar bizzat öğrencilerine, müfredatlarına ve bilime önem verdiler.

Biz “Türkiye laiktir laik kalacak” deyip durdukça yerimizde saydırıldık! Heykel yapıp durdukça başka sanatlarda da terakki ettirilmedik! 10 Kasım’larda Fatiha okuma yerine sirenler eşliğinde ayakta hazırolda bekletildik!

Allah aşkına, biri çıkıp da “Yahu bu hangi pagan dininin ritüelidir, hangi milletin geleneğidir!” demedi, diyemedi. Çünkü bize ait olmadığı açık ve netti!

Birileri bizimle esaslı bir şekilde yıllar yıllar dalga geçmiş de, bilememişiz!

Hasılı, en güzide liselerimize de olsa, ortaokullarımıza, ilkokullarımıza, anaokullarımıza ve dahiler yetiştiren okullarımıza da olsa, bir profesör veya doçent atamaz Bakanlığımız! Bunu anladık!

Çünkü nesiller sorgulamaya başlar! Başlamamalı.
İşler düzelir! Düzelmemeli.
Bunu da anladık!

Bari Bakanlığımız, okullarımızdan birkaçına olsun Japonya Milli Eğitim Bakanlığı’ndan Türkçe bilen Japon müdürler ithal etse ve atasa… O okul öğrencilerinin, inanıyorum ki, birkaç yıl içinde Türkiye genelinde efendilikleri konuşulacaktır!

Bu vesileyle asayişimiz berkemal olacak, magandalık olmayacak!
Uyuşturucu, hırsızlık, serserilik, kavga, kaos minimuma inecektir… Bunu bu milletten esirgemeyin!

Yahu adamların, bizim müfredatımızda olmayan ama onlarda olan üç konuyu çocuklarına öğretmekten asla ödün vermedikleri kurallar varmış! Bunu görmezden gelemeyiz:
1. Nezaket öğretiyorlarmış.
2. Saygı öğretiyorlarmış (yaşlıya, hayvana, çevreye, bitkiye, emeğe vs.).
3. Sorumluluklar veriyorlarmış (okulda hademeleri yokmuş, sınıflarını çocuklar kendileri iş bölümü yaparak temizliyorlarmış).

Zehir ve haysiyetsizlik saçan TV dizileri için RTÜK kurumunu buradan ayrıca selamlıyorum! Onlar hiç olmasaydı, acaba bundan daha kötü ne olabilirdi!

Bilmediğimiz bir elin çocuklarımıza bir kastı mı var! İnsanlar bunu düşünür oldu!

Ezcümle, bu Japon okul müdürleri konusunda ciddiyim efendim… Dünkü yazımda da zaten Japon müftü talebimi arz etmiştim.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —