Tarih: 20.10.2014 15:45

2007’de İlk O Başlattı…

Facebook Twitter Linked-in

 Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Bir selam kampanyası başlatıyorum. Bütün halkımıza önümüzdeki günlerde birbirlerine selam vermeleri çağrısında bulunuyorum.Vatandaşlarımız, komşularının nereden geldiklerine bakmaksızın selam versinler” dedi.Her zaman, toplumsal sorunları dile getiren, birlik ve beraberliğin sağlanması için haber ve makaleleri sayfalarına taşıyan Gazete365, Bahçelievler Belediye Başkanı Osman Develioğlu’nun 2007 yılında başlattığı “Bu sabah komşunuza SELAM verdiniz mi?” kampanyasını manşete taşımıştı.Bahçelievler Belediye Başkanı Osman Develioğlu’nun kampanyayı başlattığı 2007 yılında Gazete365’e yaptığı özel açıklamayı sizler için tekrar yayınlıyoruz.

 ‘Artık Bir Yerden Başlamak Lazım’

 2007 yılında Gazete365’e özel açıklama yapan Bahçelievler Belediye Başkanı Osman Develioğlu “Bugün komşuna selam verdin mi?” adı altında bir kampanya başlatarak insanlar arasındaki sevginin artırılması için bir adım attı.Birbirimize muhtaç yaşayan toplum olarak, artık bir yerden başlamak gerekiyordu. Bunu başlatan Bahçelievler Belediyesi’nin kampanyasıyla gelin hep beraber komşumuza selam verelim. Bu anlamlı ve önemli kampanya ile ilgili Belediye Başkanı Osman Develioğlu 365’e yaptığı açıklamada aramızdaki farklılıklara rağmen mutlu şekilde bir arada yaşaya bileceğimize vurgu yaparak “Belediye Başkanı seçildiğim günden beri bu konunun ısrarla üzerinde duruyorum. Yaptığım iki konuşmanın bir tanesinde bunu dile getiriyorum. Komşuluk ilişkilerinin çok önemli olduğunu, bizim böyle bir örf, adet, gelenekten geldiğimizi ısrarla söylüyorum. Ne oldu da bize de komşularımızla aramızı bu kadar açtık. Komşu komşunun külüne muhtaçtır. Bu her zaman ifade ettiğimiz bir cümle. Bir insanın başına bir iş gelse annesi, babası, kardeşi, yakın akrabaları yetişinceye kadar hemen kapı komşusu gelir. Her şeyimizi aslında onlarla paylaşırız. Ama şu süreçte, insanlar komşuluk kavramından biraz uzak kalmışlar. Büyükşehirlerin insanları dişleri arasında yok etme çabasına direnememiş olabilirler. Bu bizim örfümüz, âdetimiz, biz buna rahatlıkla direnerek eski günleri geri getirebiliriz. Bizim çocukluğumuzda böyle değildi. Komşuluk ilkeleri daha farklıydı. Akrabalarımızdan daha yakındı. Yere biri düştüğünde birileri ilgilenir doktor ararlar. Yani topluma karşı görevini yerine getirirlerdi” dedi.
Geleceğimiz Sağlam

“Ben komşuluk ilişkilerinin, komşuya olan saygının, sevginin, Tavukçu Deresi projesi kadar önemli bir proje olduğunu sık sık söylüyorum” diyen Develioğlu, “Onun kadar para istemeyen bir proje bu. Ama bu dönüşümü mutlak suretle sağlamamız lazım. Bunu herkes yapmalı. Herkes “Tamam, Doğrudur” diyor. Ama yapma noktasına gelindiği zaman, biraz geri adım atılıyor. İnsan çok önemli bir varlık. Yedek parçası yok, birinin yerine koyabileceğin başka bir varlık yok. Birey olarak yok. Ama toplum bireylerden oluşuyor. Toplumun ve bireyin hakkını bire bir korumamız gerekiyor. Bizim de “komşusu açken, kendisi tok yatan, bizden değildir” diye bir örfümüz vardır. Biz böyle bir gelenekten geliyoruz. Bu ilişkilere bana ne mantığıyla bakarsak, nereden nereye geldik diye, kendimize bir sormamız gerekiyor. Bu çok uzun bir süreçten gelen bir şey değil. Çok iyi ilişkiler varken, bir anda başka bir yere geldik. İşte burada birilerinin direnmesi gerekiyor. Yapsınlar, bende yaparım demek olmuyor. O birileri, kim duyarlılık gösteriyorsa, o olmalı. Başkalarından beklememeliyiz. O birisi ben olmalıyım, o birisi sen olmalısın. “Ben mi düzelteceğim” dememek lazım. Önce kendimiz yapacağız. Bu felsefeyi her yerde ortaya koymamız gerekiyor. Burada önce ben diyebiliyorsak, her şey düzelir” ifadelerini kullandı.

 Aramızdaki Sevgiyi Korumalıyız

“Çanakkale’de, Dumlupınar’da savaşan atalarımız “bir tek ben varım, başka kimse yok” deyip savaşa gitmiş” diyen Develioğlu, “Şayet birileri gitsin deselerdi, biz bugün bu topraklarda özgür bir şekilde yaşayamazdık. Bizim geleneklerimiz Çanakkale’ den, Dumlupınar’dan geliyor. Bu toplumsal olayların olduğu her yerde olabilecek bir şey. Birisi yere düştüğünde siz elinizi uzatıp, onu kaldırabiliyorsanız, bu toplumun sırtı yere gelmez. Fatih Sultan Mehmet İstanbul’un fethinden önce çarşıya çıkıyor. Elinde liste bir esnafa gidiyor “Şu listedeki on maddeyi istiyorum” diyor. Esnaf bakıyor ve birinci madde yazanı veriyor. “diğerlerini neden vermedin” diyor. Esnaf “Ben bugünkü rızkımı kazardım, komşum bugün siftah yapmadı ona gidin” diyor. İkinci esnafa da gidiyor aynı şeyle karşılaşıyor, üçüncü, dördüncü esnaflarda da aynıyla karşılaşınca dönüp Lala Paşa’ya “Birbirini böyle seven, böyle imanlı bir milletle, değil İstanbul’u, bütün Dünya’yı fethederim” diyor. Bu çok önemli bir mantık. İşte bu sevgiyi oluşturmamız lazım. Bizi bölüp, parçalamak isteyenler, aramızdaki sevgi bağını yok etmeye çalışıyorlar. İnsanlar arasında elbette çeşitlilik olacak. Maalesef sevgi ve saygının olmamasını, meziyet gibi gören insanlarımız var veya buna inandırılmış insanlar var. Buna bir kişi de olsa müdahale etmek zorunda. O birlerden sonra topluluklar oluşur. Bizler de bu pankartları asıp, insanların birbirlerine güler yüz göstermelerini sağlamak istedik. Büyükşehir’de hayat zor. Herkes asık suratla geziyor. İnsanlar selam verirken, azıcık güler inşallah, diyoruz. Ve bu da bir başlangıç olur, inşallah” diye konuştu. 

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —