BABA GİDİNCE…!
Haber geldi yola çıktık!
Yol boyu hep ağladık!
Otobüs rüzgardan hızlıydı.
Her yer zifiri karanlıktı.
Loş ışıkta yolcular,
Dönüp dönüp baktılar!
Kimi mendil uzattı usulca,
Kimi sordu yavaşça.
Ne oldu sana ey kardaş!
Nedir gözlerindeki yaş.
Dedim size nasıl anlatayım.
Bu bir rüyadır deyin bana.
Sallayın uyanayım!
Sonra nasıl oldu anlamadık,
Laz Mustafanın konağına,
Birer birer ulaştık!
Son şenlikti bu kalabalık,
Sesler kısık, ev dağınık!
Ve gözler sulu!
Odalar dolu!
Bir akraba ayakta durdu,
Kısa kısa konuştu!
Bir iki anı yad etti,
Kimi tebessüm etti,
Yüzler hüzünlü ve buruk!
Hava soğuk!
Hayat dönüşü olmayan,
Bir büyük yolculuk!
Aile büyüğünden de iki kelam,
Yüzünde acı bir gam!
Kardeşler sadede gelelim!
Babamızın ardı sıra,
Bir Yasin gönderelim!
Sorar nasıl yapalım?
Bakar etrafına!
Bir noktaya takılır gözleri!
Dalar kara kara!
O sözün üzerinden!
Geçer tam on beş sene!
Kardeşlik evrilir artık
Bir büyük husumete!
Umrelerini yapmışlar!
Haçlarını da!
Ve tatil turlarını deniz kenarında!
Ve tuzları kuru ve zalim!
Daha ağır söylemeye varmıyor dilim!
Hakkı bıraktılar ortada sefil!
Bir kardeş kıvranıyor inim inim!
İnsanlık bitmiş!
Husumetler filizlenmiş!
Hakmış hukukmuş onlarda neymiş!
Kimsenin umurunda değil! Altta kalan!
Soran olmaz hiçbir zaman,
Kimmiş bu canı çıkan!
Başlar sonunda uzun sürecek mahkeme.
Tebligatlar gider tek tek utanmazların yüzüne!
Çark dönmeye başlar değirmen taşları gibi ağır!
Yüreklerde bin bir kahır!
Un ufak olmuştur karındaşlık!
Tükenmiştir yakınlık.
Ah anne bilseydin doğurmazdın hiç birimizi!
Ne getirdi bu hale hepimizi!
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.