Bir şehadettir Kudüs.
İslam davasının kutsal mücadelesi ve gözü yaşlı bir mücadelenin en zayıf eri. Yitirdiğimiz izan ile kaybettiğimiz, tutuşturduğumuz köklerimiz. Toprakla yoğrulan bedenlerimizin toprağı arzuladığı bu davada, Kudüs bizim en büyük yenilgimiz… Ve o topraklar hasretle beklerken bizleri, hangi nimetin bu toprak kokan bedenlere sahip çıkacağını düşünebiliriz? Mazinin araladığı perdeden sızan bir geçmiş ile bedenlerimizi cezalandırırken, bizleri bekleyen Kudüs'ü sahipsiz bırakan merhametsiz bir yürek mi söyleyin? Bir nesil ki, adeta kan gibi akıp giderken avuçlarımızın arasından.
Kudüs…
Masmavi bir gökyüzü, sarı çorak bir toprak; Cennet bahçesinden, misk-i amber kokulu mescid-i aksa… Düşüm de görüp uzanamadığım, ruhumu tutuşturup da bedenimi eritemediğim o ulu davam. Bir günah gibi sarmalayan, boğazlarda ilmek, ruhlarda ise pranga olan; yokluğa mahkûm eden o zalim his. Kemiklerin ve kasların suretlere isyan ettiği, davasına sahip çıkmayan bedenin Allah katında yenik ve hatta yitik olduğunu bilen aklın geride bıraktığı o mefkûreler.
Kudüs benim davam!
Kapkara yüreğim ki, en dipte kanayan koca bir derya şimdi… Karanlık gökyüzü suçlar gibi bakarken, anasına sahip çıkmayan bir evladı azarlar gibi eserken rüzgâr ve yağmur tüm hakikati çarparken yüzümüze… Sahipsiz bir mabedin, ırak coğrafyalarda ıssız bir dağ dibinde ağlayan gözlerin çaresizliği ile nasıl yaşanır, nasıl nefes alınır ve nasıl nefes verilir? Şimdi postalların hüküm sürdüğü, misk-i amber yerine kan ve barut kokan Kudüs nasıl can verir et ve kas yığını bedenlere?
'Kudüs gücü gelsin yüreklerimize' diyordu üstad… Şimdi boğazımızda bir yumru ile haykıracağımız, kanının damarlarında volkan gibi aktığı… Gözleri ve gönülleri ufukta, Kudüs'ü kalplerinde yücelten bir gençlik ile yürüyeceğiz nurdan doğan topraklara. Yürüyelim, ayaklarımıza Kudüs gücü gelsin! Akan gözyaşlarını ruhuna nakış nakış işleyen bir nesil ile bedenimizi toprağa emanet ederek yürüyelim… Ahlakını ve erdemini yüklenmiş, hareketini vecd eylemiş bir gençlik ile özgürlüğüne kavuşmayı bekleyen Mescid-i Aksa'ya yürüyelim!
Lal eylenen ruhlara, prangalanmış bedenlere, perdelerin indiği gözlere bir fecr gibi doğan yeni bir iman, yeni bir hareket, yeni bir varoluş, yeni bir dirlik ile… Hep birlikte ve son bir nefes ile bizleri bekleyen bu davaya yürüyelim.